TİP sözcüsü Sera Kadıgil Burdur'da; "Bu çocuklar neden ölüyor?"

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, Burdur’da, “9 canımızı dün akşam yine yitirdik ve gördünüz mü bilmiyorum biz şu soruyu soruyoruz; her şehit haberi aldığımızda şu soruyu soruyoruz; ‘neden bu gençler hep yoksul evlerdeki gençler ölüyor?’ hiç bıkmadan usanmadan bu soruyu soruyoruz." dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, Burdur’da, “9 canımızı dün akşam yine yitirdik ve gördünüz mü bilmiyorum biz şu soruyu soruyoruz; her şehit haberi aldığımızda şu soruyu soruyoruz; ‘neden bu gençler hep yoksul evlerdeki gençler ölüyor?’ hiç bıkmadan usanmadan bu soruyu soruyoruz; ‘neden o bayraklar hep sıvasız evlere asılıyor? neden hiç ünlü bir iş adamının oğlunun şehit haberi gelmiyor?’ mesela ‘neden hiçbir siyasetçinin oğlunun şehit olduğuna dair bir haber biz duyamıyoruz da hep o sıvasız evlere asılıyor o bayrak’ derken dün Kahramanmaraş’ta görmüşsünüzdür hayatını kaybeden askerlerden birinin ailesi çadırda. Bir senenin ardından bir çadıra Türk bayrağı astılar ve bunların gerçek müsebbipleri yani bu savaş politikalarından beslenenler her gün olduğu gibi dünden bu yana yine birbirleriyle kınama ve başsağlığı mesajı yayınlama derdine düştüler.” dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, partisinin İl Başkanlığı açılışını yapmak için Burdur’a geldi. Kadıgil, açılışın ardından partililer ile bir araya gelerek açıklamalarda bulundu.

Milletvekili Kadıgil şunları söyledi;

“BİR ÇADIRA TÜRK BAYRAĞI ASTILAR”

“Bugün dediğim gibi aslında bizim planımız böyle bir kapalı salon toplantısı değildi. Çünkü biz kapalı salon partisi yapan partilerden biri olmak üzere kurulmadık. Bizim derdiğimiz bugün burada açılışımızı yapmak sonrada buradaki genç arkadaşlarımızla sokak sokak cadde cadde gezip ‘biz buradayız ve burada bir alternatif var’ demek istemiştik. Ama dün gece yine berbat bir gece geçirdik, berbat bir akşam geçirdik. 9 canımızı dün akşam yine yitirdik ve gördünüz mü bilmiyorum biz şu soruyu soruyoruz; her şehit haberi aldığımızda şu soruyu soruyoruz; ‘neden bu gençler hep yoksul evlerdeki gençler ölüyor?’ hiç bıkmadan usanmadan bu soruyu soruyoruz; ‘neden o bayraklar hep sıvasız evlere asılıyor? neden hiç ünlü bir iş adamının oğlunun şehit haberi gelmiyor?’ mesela ‘neden hiçbir siyasetçinin oğlunun şehit olduğuna dair bir haber biz duyamıyoruz da hep o sıvasız evlere asılıyor o bayrak’ derken dün Kahramanmaraş’ta görmüşsünüzdür hayatını kaybeden askerlerden birinin ailesi çadırda. Bir senenin ardından bir çadıra Türk bayrağı astılar ve bunların gerçek müsebbipleri yani bu savaş politikalarından beslenenler her gün olduğu gibi dünden bu yana yine birbirleriyle kınama ve başsağlığı mesajı yayınlama derdine düştüler.

“BİZ SİZDEN ÇOK SİNİRLİYİZ”

Bir de utanmadan dönüp bize hesap soranlar oluyor biliyor musunuz ‘başsağlığı dilediniz mi? dilediniz mi?’ diledik başsağlığı. Çok üzgünüz hepiniz kadar üzgünüz hepiniz kadar sinirliyiz demek isterdim ama biz sizden çok sinirliyiz. Çünkü biliyoruz ki bazıları o mecliste oturan bazıları ellerini ovuşturarak bu haberleri bekliyor, ellerini ovuşturarak bu haberleri bekliyor. Başsağlığı dilemekle bitmiyor arkadaşlar. Ben bir milletvekiliyim ben şu soruyu sormak mecburiyetindeyim, Türkiye İşçi Partisi şu soruyu sormak mecburiyetinde; ‘bu askerler neden orada?’ Biz bu tezkereleri mecliste oyluyoruz. Bunlara el kaldırıyorlar biliyor musunuz? Keyifle, güle güle, kahkaha ata ata ellerini kaldırıp bu tezkerelere oy veriyorlar ondan sonra orada insanların yaşayamayacağı, barınamayacağı şartlarda üstlendirdikleri çocuklar öldürüldükleri zaman da herkesten çok yine o çocukları oraya gönderenler ağlıyorlar.

 

“BU ÇOCUKLAR NEDEN ÖLÜYOR”

Bu ikiyüzlülük de bizim bir derdimiz var. Gerçekten her şeyden önce bunu söylemek zorundayım ve bu ruh haliyle burada olmak istemezdim. Ama yüzlerinizden gördüğüm kadarıyla hepimiz bu ruh halindeyiz ve aslında bu tür toplantıları da tam olarak galiba bu sebeple devam ettirmek zorundayız. Çünkü biz bir arada olmak zorundayız. Çünkü biz konuşmak zorundayız. Çünkü biz cesurca bazı sorular sormak zorundayız. Çünkü biz onların istedikleri çizgide hizalanıp bu soruları sormadığımız zaman onlar gün aşırı 3 şehit 5 şehit 6 şehit 9 şehit diye sanki insan canı saymıyorlar da sanki orada bir yerde bir koyun sayıyorlarmış gibi rakam üzerinden siyaset yapmaya devam ediyorlar. O yüzden buradan bir kere daha hepinizin izniyle tüm Burdurlular adına da soralım; bu çocuklar neden ölüyor? bu çocuklar neden ölüyor?”