KADINLARIN ARKASINDA DURAN KADIN: HÜLYA ERCENGİZ

Hülya Özdemir Ercengiz, kadınlara yönelik çalışmalarını anlattı.

Hülya Ercengiz; “Birlikte dayanışma içerisinde her şeyin daha güzel yürüyeceğini düşünüyorum”
“Kadın derneklerine elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum. Kadın Konseyi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, TEMA, ADD gibi derneklerin üyesiyim. Birlikte dayanışma içerisinde her
şeyin daha güzel yürüyeceğini düşündüğüm için elimden geldiğince manevi olarak destek vermeye çalışıyorum. Bizlik bir şey olursa da aracı olmaya çalışıyorum. Bu şekilde derneklerin içerisinde bulunuyorum. Kadın Kolları başkanlarımızla beraber aile destekleri sigortasını vatandaşlarımıza, kadınlarımıza anlattık, anlatmaya da devam ediyoruz.

“Üretime katkı veren tüm kadınlarla yine ortak bir şeyler yapabiliriz”
Dernekler arası iş birliğimiz pandemi öncesinde Kadın Dayanışması isminde bir platform başlatmaya çalıştık. Yani şunu fark ettim bir kadın günü yemeğinde bir baktım bayan muhtar geliyor, Eylem hanım geliyor ama kimsenin kimseden haberi yok. Bu şehirde kadınlar bir şeyler yapmaya çalışıyor ama kadınlar birbirlerini tanımıyorlar. Dedim ki; biz birlikte olursak, birbirimizi tanırsak belki daha güzel şeylere daha hızlı ulaşırız. Çünkü hepimizin amacı aynı. Kadınlara yardımcı olmak, kadının aile ekonomisine katkı sunmak amacımız. Daha sonra kadın muhtarlar, kadın dernek başkanları, kooperatif başkanları gibi bu işin içerisinde olan bütün kadın liderleri toplamaya çalıştık. Ondan sonrasında araya pandemi girdi.Ortak bir çalışma yapalım, bir şeyler üretelim, sesimizi duyuralım dedik ki pandemi başladı. Ve bizim programımız durmuştu. Daha sonra Belediye bünyesinde KADER diye bir proje sunuldu. KADER bünyesinde tekrar toplandık. Ama şu anda beklemede. Aslında güzel bir projeydi yürütebilseydik. Özellikle kırsal kesimdeki çocuk istismarlarına yönelik bir şeyler yapalım, sesimizi duyuralım. Çünkü il genelinde de istismar gören çocuklar var. Bunu düşündük ama iş çok farklı boyutlara gidiyor. Derine inemiyorsun, çocuklara ulaşamıyorsun. Bu konuda kırmızı bir çizgi var. O çizgiyi aştığımızda çocuklara zarar veririz
düşüncesiyle bu projeyi de yarıda bırakmak zorunda kaldık. Aslında son yaşadığımız deprem felaketinden sonra bir ışık doğdu KADER adına. Örneğin kooperatife günde 3 kişi gelirken deprem sonrasında 30-35 kişi gelmeye başladı. Eğer deprem çatısı altında birleşebildiysek başka şeylerde de kadınların gücüyle birleşebiliriz. Projelendirip, çok iyi bir hazırlık yapıp tekrar birleşim sağlayabiliriz. Üretime katkı veren tüm kadınlarla yine ortak bir şeyler yapabiliriz ki deprem konusunda da zaten bunu yaptık. Kumaş gönderdik, yastık, nevresim diktirdik, etek
diktirdik, pastasından böreğine, ipler geldi örgüler ördük. Burada çok kısa bir sürede dayanışma içerisinde bir sürü ürün çıkardı.İnsanlar bu dayanışmayı o kadar güzel bir şekilde yaptılar ki belki depremle geldiğimiz birlikteliği devam ettiririz diye düşünüyorum. Bu kıvılcımla ilerletebilirsek daha farklı şeylerde de ilerleriz diye düşünüyorum. Örneğin; Geçen sene ramazan
ayı öncesinde Burdur’daki çocuklarımız için iplerimiz belediye tarafından alındı ve millet ittifakı kadın kolları üyesi kadınlarımız tarafından ördük ve Ramazan Bayramında çocuklarımıza dağıttık.

“Hayalim kadına dokunmak, çocuğa dokunmak..”
Hayalimiz kadınları kurtarmak. Sesini çıkaramayan, ekonomik özgürlüğü olmayan, çok ince bir nokta ama çocuk istismarına uğrayan ve bunu bilip susan annelere, evinde hem çocuğuna bakıp hem para kazanmak isteyen annelere karşı hep yardımcı olmak. Bu saydıklarımı da kadın birlikteliği ve kadın gücüyle yapmak. Kadınlar bir arada olursa yapamayacağı bir şey yoktur. Hayalim bu. Kadına dokunmak, çocuğa dokunmak..

“Üreten kadınları destekliyorum”
Ben çalışan, üreten bütün kadınları destekliyorum, seviyorum. Bunu da gönüllü olarak yaptıklarını hissettiğim anda sadece maddi kaygı olarak değil ciddi anlamda bir üretim olarak gördüğüm anda her zaman yanındayım. Kadın kooperatiflerimizin oluşumunda sessiz sedasız elimden geleni yapmaya çalıştım. Yeri geliyor tanıtım açısından buraları tanıttırmak, her misafirim geldiğinde kadınlarımızın ürettiklerini tanıtmak için elimden geleni yapıyorum. Bunları Burdur dışına da duyuralım istiyorum. Kooperatifçilik konusunda toplantılar yapıyoruz,destek olmaya çalıştım hem çünkü gerçekten zor bir iş. Emek verdiklerini gördüğüm için kadınlarımızın hep yanlarında oluyorum, destek oluyorum. Karşılık beklemeden destek oluyorum. Sadece emek versinler. Buralara her geldiğimde farklı bir ürün gördüğümde daha da heyecanlanıyorum. Bu mutluluk bana yetiyor. Demek ki işlerini seviyorlar ki üretim yaparak sürdürebilirlik sağlıyorlar diyorum. O beni mutlu ediyor ve bana yetiyor.


“Kooperatifleşme önemli, yönetmelikteki sıkıntılar giderilmeli”
Kooperatifleşme önemli ama elini kolunu bağlayan çok şeyler var. Prosedürü çok uğraştırıyor. Zorlandıkları konular oldu. Zaten çoğu kadın dernekleri ile konuştuğumda artık kooperatifleşme
yerine federasyonlaşmaya gitmeye çalışıyorlar, birleşmeye çalışıyorlar. Küçük küçük kooperatifler kendi ayakları üzerinde zor duruyor, durdukça da kaybediyorlar, yavaş yavaş kapanıyorlar. O yüzden oradaki yönetmelikteki bazı sıkıntılar aşılmalı. Aşılmadığı sürece kooperatifler yavaş yavaş kapanacaktır diye düşünüyorum. Bence kooperatifleşme önemli, yönetmelikteki sıkıntılar giderilmeli.


“Burdur’un tarihine sahip çıkıyoruz”
Üretim çok önemli. El emeği ürünleri unutmaya başladık. Özellikle tarihimize sahip çıktığımız kilimimiz, alaca dokumamız, mesela kabak helvasının tescilini aldırttırdık burada bunlar hep
tarihe sahip çıkmak. Üretim gençlere bunları öğretmek için çok önemli. Artık markete gittiğiniz de her şeyi alabilirsiniz ama marketten aldığınız salçayla buradaki el yapımı salça farklı. Doğallık açısından da organik üretim ürünleri savunuyorum. Biz yaptığımız çalışmalarla, üretimlerle bir bakıma da Burdur’un tarihine sahip çıkıyoruz. 10 tane ürünün tescilini aldık. Ama biz bunu 20’ye kadar çıkartabiliriz.
 

“Her hikâye, çok acı”
Depremi öğrendikten sonra uyuyamadım desem yeridir. Herkes klasik “içtiğimiz sudan utandık” diyor ya aynen öyle. Benim bölgede tanıdığım kişiler de vardı, onlardan aldığım haberlerle çok
çok acı. Her hikâye çok acı. Yani şunun acısı daha fazla diyebileceğin hiçbir şey yok. Yardımların toplandığı konferans salonunda da bulunduğum sürece depremzede ailelerle beraberdim. Okumuşu, okumamışı, durumu iyi olanı kötü olanı da vardı ama hepsinde aynı kaygı aynı acı vardı. İnsanların gözündeki tedirginlik, şaşkınlık, bundan sonra ne olacak düşüncesini gördükçe üzülüyordum. Zaten o yardım toplama merkezinden de gidemiyordum çünkü bir şeyler yapmamız lazımdı. Tamam birtakım ihtiyaçları karşılanıyordu ama o insanlara biz buradayız, beraberiz, zamanla aşacağız, zaman her şeyin ilacı demek gerekiyordu. Çok acı.. ben buna zaten deprem demiyorum, bu afet çok farklı bir şey. Elimizden geldiğince de dokunmaya çalıştım insanlara. Telefon numaramı verdiğim çok depremzede kadın oldu. Bir sıkıntıları olduğunda istedikleri zaman arayabileceklerini, elimden bir şey gelirse çözmeye çalışacağımı, en azından yanlarında olduğumu belirttim. Maalesef çok acı bir durum. İnşallah en kısa zamanda yaralarımızı hep birlikte saracağız.

 

“Kadın her zaman baş üstünde tutulmalı”
Çok klasik olacak ama bence kadın günü bir günle sınırlandırılmamalı. Kadınlarımızın her zaman değerini bilmemiz lazım. Tamam 8 Mart’ta Kadınlar Günü kutlansın ama kadınlar her zaman hatırlanmalı. Kadın her zaman baş üstünde tutulmalı.”