HACILAR BÜYÜK HÖYÜK’TE GÜNEY KAPISI BULUNDU
Burdur’da tarihi 5 bin yıl öncesine dayandığı belirlenen merkez Hacılar Köyü’ndeki Büyük Höyük kazılarının bu yıl ki bölümü sona erdi.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülsün Umurtak başkanlığında devam eden kazılarda yerleşmeye ait Güney Kapısı ortaya çıkarıldı.
Kazı Başkanı Umurtak “M.Ö. 3100 yıllarında kurulduğu anlaşılan bir yerleşme burası. Kentin çevresi kazamat dediğimiz yapıların bir zincir şeklinde dizilmesinden oluşmakta. Testere dişi şeklinde bir dış duvar oluşmuş durumda” dedi.
Yerleşmede daha önce yaptıkları kazılarda Batı bölümünde bir kapıya rastladıklarını söyleyen Umurtak “iki yıldır Güney’de yaptığımız çalışmalarda diğerinden daha da gösterişli 15 metre uzunluğunda bir koriooru, girişi olan bir kapıyı ortaya çıkardık. Daha sonraki aşamada kapının önüne bir koruma duvarı yapılmış ve girişi daraltılmış. Girişin iki yanında kazamatlar devam ediyor. Kapının iki yanındaki yapılan bir kapı kulesi gibi çok düzenli yerleştirilmiş. O dönemin yerleşmenin yöneticileri ve mimarı diyebileceğimiz yapı ustaları herhalde önceden plânı hazırlayarak kendilerine özgü bir ölçüm sistemiyle bu yerleşmeyi araziye çok başarıyla oturtmuşlardır. 2-2,5 metreye varan dış duvarlar var ki bunlarda herhalde dışarıdan yerleşmeye gelecek tehdidin büyüklüğünü gösterebilir ve aynı zamanda yerleşme büyük zenginlikler içeriyordu ki bunu koruma gereksinmesi duydular” dedi.
Güney Kapısının Batı kapısından işlevinin çok farklı olduğunu anlatan Umurtak “belki burası birincil öneme sahip bir kapı. Diğeri daha ikincil diyebiliriz. Kuzey’den Güney’e gelişte kentin hemen hemen yarı daire şeklinde surlarını çıkarmış bulunuyoruz. Burada iki kapı bulunduğuna göre kentin Doğu kesiminde de bir kapı olması büyük olasılık. Kuzey’de ise bir kapı olduğunu düşünmüyoruz çünkü orada bir dere yatağı var. Oradan zaman zaman taşkınlar olmuş, zarar vermiş ve bir istinat duvarı kurulmuş. O yüzden orada bir kapı olması mümkün değil. Zaten o dere yatağı ve sarp yamaçla korunmuştur yerleşme ama Doğu’da mutlaka bir başka kapı beklenmelidir” diye konuştu.
Kentin iç kısımlarında kamusal yapıları aramayı düşündüklerini aktaran Umurtak “bunun için daha fazla paraya, daha fazla desteğe ihtiyacımız var. Son 4-5 yılda bir koruma projesi yaptık ve savunma sistemini, hiç dıştan müdahale olmadan 5 bin yıl önce kullanılan geren toprağından yapılan harcın hemen hemen aynısını yaparak, düşen taşları yerinde koruyarak, yerine koyarak bir koruma geliştirdik. Bu çalışmalara önümüzdeki yıllarda da devam etmeyi planlıyoruz.
Anadolu’da ilk Tunç çağı dediğimiz dönemin başlangıcı. Anadolu dışında da tüm Ön Asyada bir takım sıçramaların olduğu, ilk krallıkların kurulduğu, şehir devrimi dediğimiz Sümerlerin Mezopotamya’da gerçekleştirdiği büyük atılımın gerçekleştiği bir dönem ve görüyoruz ki Anadolu’nun bu köşesi, bu Güneybatısı, Burdur Yöresi de çağın bu genel atılımından hiçte geri kalmamış, böyle büyük, güçlü bir kentleşme sürecinin burada yaşandığına artık kesin gözü ile bakabiliriz
Dünyanın Sayılı Arkeolojik Merkezlerinden birisi
Kazı Onursal Başkanı Prof.Dr. Refik Duru’da Hacıalr Büyük Höyük’ün testere dişi şeklindeki sur sisteminin Anadolu’da fazla görülmediğini söyledi.
Duru”bir takım odaların yan yana getirilmesi suretiyle oluşmuş olan sur sisteminin ilginç yanlarından biri de dışta bir takım zig zaglar çizerek ilerlemesi ve yön değiştirmesi. Kentin etrafını yuvarlak şekilde kapatmak için gerekli olan kavisi, bu testere dişli dış duvar sistemi ile temin etmişler. Çok ustaca bir şey. M.Ö. 3 binlerin mimarları herhalde bu yerleşme kurulurken bu sistemi önceden plânlayarak buraya uygulamışlar ve bu ilginç sistem fazla bozulmadan günümüze kadar gelmiş. Anadolu’da pek görülen bir sistem değil. Ama buna benzer daha zayıf ve ölçüleri itibariyle daha küçük olmak üzere Anadolu’nun muhtelif yerlerinde tam değil ama buna benzeyen savunma sistemleri bulunmuştu. Ama bu Hacılar Büyük Höyük sanıyorum bu yerleşmelerin en güzellerinden ve en iyi sonuç verenlerinden biri durumunda. Bunun korunarak görsel açıdan güzelliğinin tanıtılması, turistik bir değer olması buranın önemini daha da artırıyor. Umuyoruz kazı bittikten sonra buranın korunması ve bakımı dikkatle yapılacak ve böylece Efes, Bergama, Milet gibi görsel açıdan Dünyanın sayılı Arkeolojik Merkezlerinden birisi haline gelecek.