DUYMAYAN KULAKLARINA DUYURMAK İSTERİZ, 2021 YILINDA 497 KIZ KARDEŞİMİZ HAYATTAN KOPARILDI

CHP Burdur Kadın Kolları Başkanı Zinet Gezer, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 81 il ve 973 ilçe kadın kolu başkanlarıyla eş zamanlı açıklama yaptı. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararname ile çekildiğini anımsatan Gezer, “Kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden Erdoğan, geçen hafta Türkiye’de kadın cinayeti oranının Avrupa ülkelerinden geride olduğunu söyledi. Şu gerçeği kendisine hatırlatmak isteriz, duymayan kulaklarına duyurmak isteriz, 2021 yılında 217’si şüpheli olmak üzere 497 kız kardeşimiz hayattan koparıldı” diye konuştu.

CHP Burdur Kadın Kolları Başkanı Zinet Gezer, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Burdur Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması düzenledi. Gezer, açıklamasında İstanbul Sözleşmesi’ni hatırlattı. Atatürkçü Düşünce Derneği Burdur Şubesi Başkanı Ümran Minas’ta üyeleriyle birlikte basın açıklamasına katılırken 8 Mart Kadınlar Günü ile ilgili konuşma yaptı.

CHP Burdur Kadın Kolları Başkanı Zinet Gezer ve Atatürkçü Düşünce Derneği Burdur Şube Başkanı Ümran Minas’ın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

CHP Burdur Kadın Kolları Başkanı Zinet Gezer;

“AYRIMCILIĞA KARŞI MÜCADELE VERMEYE DEVAM EDİYORUZ: 

“Yeryüzünde emekçi olmayan hiçbir kadın yoktur. Kadınların üretim hayatı içinde yer almaları insanlık tarihi kadar eskidir. 19. yüzyılda Sanayi Devrimi ile birlikte yeni ve ucuz işgücüne ihtiyaç duyulmuş ve böylece kadınlar ilk kez ücret karşılığı çalışmaya başlamışlardır. O günlerden bu yana kadının insan hakları için, eşit işe eşit ücret almak için, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için insan onuru yakışır şekilde yaşayabilmek için grevlerle, direnişlerle haksızlığa ve ayrımcılığa karşı mücadele vermektedir ve vermeye de devam ediyoruz.

BEDEL ÖDEYENLERİN HAK MÜCADELESİ ASLA UNUTULMADI: Bundan 165 yıl önce. Yani 8 Mart 1857 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde 40 bin dokuma işçisi kadının başlattığı grev tüm dünyanın tarihini değiştirdi. İşveren tarafından fabrikaya kilitlenen direnişçi kadınlardan 129’u yangında ne yazık ki yaşamını yitirdi. Bu olay, dünyanın her yerindeki kadınların haksızlıklara karşı direnişlerini örgütledi ve yaşamları ile bedel ödeyenlerin hak mücadelesi asla ve asla unutulmadı.

BÜTÜN KADINLARA SAYGI GÜNÜDÜR: 1910 yılında Kopenhag’da düzenlenen İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, Clara Zetkin’in önerisiyle, her yıl bir günün, kadınların uluslararası mücadele günü olarak kutlanması kararı alındı. Böylece 8 Mart, Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü olarak benimsendi. Bugün, canlarıyla bedel ödeyen kız kardeşlerimizi anma günüdür. Bugün, uğradıkları haksızlıkları kabul etmeyerek kaderlerini değiştirme iradesi gösteren bütün kadınlara saygı günüdür.

497 KADININ ÖLÜMÜ İLE TESELLİ OLUNMASINA İSYAN EDİYORUZ: Bugün, eşitsizliklere karşı dayanışmayı yükseltme ve mücadele günüdür diyoruz. Kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden Erdoğan, geçen hafta Türkiye’de kadın cinayeti oranının Avrupa ülkelerinden geride olduğunu söyledi. Şu gerçeği kendisine hatırlatmak isteriz, duymayan kulaklarına duyurmak isteriz, 2021 yılında 217’si şüpheli olmak üzere 497 kız kardeşimiz hayattan koparıldı. 497 candan bahsediyoruz. 497 evlattır, kardeştir, annedir, arkadaştan bahsediyoruz. Biz tek bir kız kardeşimizin bile kirpiğinin yere düşmemesi için mücadele ediyoruz. Tek bir kız kardeşimizin şiddet görmesine, hayattan koparılmasına tahammül edemiyoruz. Hal böyleyken 497 kadının ölümü ile teselli olunmasına isyan ediyoruz.

KATİLLER, CEZASIZLIKLA ÖDÜLLENDİRİLİYOR: Şiddet uygulayıp mahkemelerde bahanelerin arkasına sığınan erkekler, iyi hal veya tahrik indirimleri ile ödüllendiriliyor. Kız kardeşlerimizin balkonlardan aşağı atılmasına intihar kılıfı verilmeye çalışılıyor. Katiller, cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Erdoğan, ısrarlı takibin suç olacağını açıkladı. Güya cezası da 6 ay ile 2 yıl arasında olacakmış. Türk Ceza Kanunu’nun 96. maddesi ısrarlı takibi de kapsayan sistematik şiddet türlerini de içerir. Cezası da 2 ile 5 yıl arasındadır. Dolayısıyla bir cezai yaptırımdan ziyade bir cezai indirimden bahsediyor Erdoğan. Gün artık kanunları değil, iktidarı değiştirme günüdür. Mevcut yasalar etkin şekilde uygulansa, adalet yerini bulacaktır. Bir kez daha sesleniyoruz: Yasalara dokunma, uygula.

KADINLAR ÇALIŞMA HAYATINA KATILABİLSE BİLE DAHA GÜVENCESİZ ÇALIŞIYOR: Bir diğer hayati sorunumuz da işsizlik. Peki, ülkemiz kadın istihdamında nerede? Türkiye’de her üç kadından sadece biri çalışma hayatının içinde yer alıyor. Ülkemizin en işsiz kesimi genç kadınlar, en yoksul kesimi ise yaşlı kadınlar. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Araştırma Merkezi’nin verilerine göre, her 100 kadından sadece 17’si kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor. Yani kadınlar çalışma hayatına katılabilse bile daha güvencesiz çalışıyor. Kadınlar aynı işi yapan erkeğe kıyasla daha düşük ücret alıyor. TÜİK’e göre bile kadınlarla erkekler arasındaki ücret farkı yüzde 15,6. DİSK-AR’ın raporuna göre bu fark yüzde 20.7. Kadınların sendikalaşma oranı ise sadece yüzde 10.

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ BİR DEMOKRASİ SORUNU OLDUĞUNU HER YERDE SÖYLEMEYE DEVAM EDİYORUZ: Mevcut tablo karanlık olsa da bizler asla karamsar değiliz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bir demokrasi sorunu olduğunu her yerde söylemeye devam ediyoruz. Bizler, ilk seçimlerden sonra dostlarımızla birlikte cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız. Bu konuda son derece kararlıyız. Ülke sorunlarının tek bir kişinin kararıyla çözülemeyeceğini yaşayarak, bedelini çok ağır ödeyerek gördük. Bu nedenle Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, düşüncelerin özgürce ifade edildiği, din ve vicdan özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, kadın haklarının, çocuk haklarının, çevre haklarının tam anlamıyla korunduğu özgürlükçü bir sistem inşa edeceğiz. Kadınların, çocukların, gençlerin ve tüm vatandaşların geleceğe umutla baktığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği mutlu bir ülkede yaşamak, hepimizin hakkıdır. Bu amaçla bütüncül politikalar üreterek, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi inşa edeceğiz.

İNDİRİMLERİ KALDIRACAĞIZ: Kadına yönelik şiddeti durdurmakta kararlıyız. İktidara geldiğimizde ilk bir hafta içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamaya koyacağız. Bu aynı zamanda genel başkanımızın (Kemal Kılıçdaroğlu) da verdiği bir sözdür. Uluslararası sözleşmeleri ve ulusal mevzuat hükümlerini etkili şekilde uygulayacağız. Kravat taktı, efendi durdu diyerek yapılan indirimleri kaldıracağız. Faillere caydırıcı cezalar verilmesini, cezaların seçenek yaptırımlara çevrilmemesini, infazının derhal uygulanmasını sağlayacağız.

KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ DERSLERİ KOYACAĞIZ: İttifak olarak şu konuda da mutabıkız; eğitimde güçlü reformlar gerçekleştireceğiz. İlkokul birinci sınıftan itibaren eğitim müfredatına insan hakları ve kadın-erkek eşitliği dersleri koyacağız. Kız çocuklarının eğitim hakkını güvence altına alacak ve bu hakka erişimin önündeki tüm engelleri tek tek kaldırılacağız.

HEP BERABER KURACAĞIZ: Altı liderin imzaladığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ mutabakatında, kadın istihdamıyla ilgili de önemli politikalar var. Eşit ve adaletli bir çalışma hayatı için kadınların güvenceli çalışması, eşit işe eşit ücret alması, iş-özel yaşam dengesinin kurulmasına yönelik, uluslararası standartlar doğrultusunda, gerekli düzenlemeleri yapacağız. Kısacası bu ülkede kadınların eşit, adil, tok, güvende ve özgürce yaşadığı bir düzeni hep beraber kuracağız. Kadınlar ve erkekler dayanışma içinde mücadele ettikçe, hayat eşitliğe doğru akacak. Kutlu olsun 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müz. Dayanışma olsun, yaşam dolsun ve dünyaya da barış getirsin.”

Atatürkçü Düşünce Derneği Burdur Şube Başkanı Ümran Minas;

“1926 Türk Medeni Kanunu ile aynı zamanda bir kadın gerçekleştirmiştir”

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin Newyork kentinde 15 bin dokuma işçisi, çalışma koşullarının, saatlerinin ve ücretlerinin insan onuruna yaraşır düzeyde olmasını isteyerek, çalıştıkları bir tekstil fabrikasında greve başladılar. Bunun üzerine polisler saldırarak işçileri fabrikaya kilitlediler. Çıkan yangında 120 kadın işçi yanarak öldü. Clara Zetkin’in 1910’da Kopenhag’da toplanan Uluslararası Emekçi Kadınlar Konferansında, bu trajik olaydan da söz ederek, bir günün KADINLAR GÜNÜ olarak kabulü önerisi, konferansa katılan 17 ülkeden 100 kadın tarafından oy birliği ile kabul edildi. Sonuçta Birleşmiş Milletler 8 Mart 1975 tarihinde, 8 Mart’ı Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul ve ilan etti. 8 Mart, uluslararası bağlamda kadınların bireysel, sosyal, siyasal ve ekonomik haklarının ve toplumsal statülerinin yükseltilmesi talepleriyle, her yıl dünyanın pek çok ülkesinde kutlanmaktadır. Türkiye’de de 1921 yılından bugüne (zaman zaman yasaklansa da) kutlanıyor. Kadınlarımızın, kadın kuruluşlarının emeği, direnci, ısrarı ve dayanışması 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü görünür ve kalıcı kılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti; Atatürk Aydınlanma Devrimleri ve özellikle 1926 Türk Medeni Kanunu ile aynı zamanda bir kadın gerçekleştirmiştir.

“Kadın; toplumda padişahın, evde babanın ya da kocanın kulu olmaktan çıkıp, Cumhuriyet’in onurlu, aydınlık, çağdaş ve eşit yurttaşı olmuştur”

Yüzyıllarca eve kapatılan ve çerçevesi erkekler tarafından çizilen bir hayatı yaşamaya mahkûm ve mecbur edilen KADINLARIMIZ, daha Kurtuluş Savaşı sürecinde,  Atatürk’ün “Dünyada hiçbir milletin kadını, ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim’ diyemez.” sözleriyle ifade ettiği üzere, Milli Mücadele’ ye büyük katkı sağlamışlar, Cumhuriyet’le birlikte önce insan, sonra yurttaş ve en sonunda da eşit yurttaş olmuşlardır.  Yasal evlilik yaşı olmayan, on iki yaşında okuldan alınan, evlenirken fikri sorulmayan, boşanma ya da boşanmama hakkı bulunmayan, mirasta ve tanıklıkta yarım kişi sayılan, bir erkeğin birden fazla eşinden biri olabilen kadınların, Tanzimat’la başlayan ve II. Meşrutiyet ile devam eden Batılılaşma Hareketleriyle eğitimleri ve toplumsal hakları anlamında bazı olumlu adımlar atılmışsa da, bunlar gerçek anlamda çağdaş ve kalıcı değişimler olamamıştır. Mustafa Kemal Atatürk muhteşem vizyonu ile bir ‘çağdaş kadın projesi’ gerçekleştirmiştir. Böylece; ailede, eğitimde, hukukta, istihdamda ve siyasette kadın-erkek sağlayan devrimlerle kadınımız, demokrasi ve insan hakları bağlamında çok önemli kazanımlar elde etmiştir. Kadın; toplumda padişahın, evde babanın ya da kocanın kulu olmaktan çıkıp, Cumhuriyet’in onurlu, aydınlık, çağdaş ve eşit yurttaşı olmuştur. Bütün bu Anayasal ve yasal değişikliklerin, Cumhuriyetin ilanının ardından sadece 10 yılda gerçekleştirilmesi ise, hayranlık vericidir. Ancak ülkemizin bugün getirildiği noktada, yazık ki kadınlarımızın hakları bir yana, artık yaşamları da tehdit altındadır. Bir yandan kadın cinayetleri, diğer yandan tacize ve tecavüze uğrayan kız çocuklarının ve kadınların sayısı her geçen gün artmaktadır. Kadına yönelik şiddet sistematik bir hal almakta, adeta sıradanlaşmakta, çoğu kez de cezasız kalmaktadır.

“8 Mart’ın yurdumuzda ve dünyada aynı zamanda ‘eşitlik bayramı’ olarak da kutlanacak bir gün olması dileği ile”

Ayrıca kadın istihdamının gerilediği, kayıt dışı kadın iş gücünün sömürüldüğü, karar mekanizmalarında eşitliğin sağlanamadığı ve kazanılmış hakların kaybedilmekte olduğu bir eksen kayması da yaşanmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, Medeni Yasa’da kadın aleyhine yeni düzenlemeler hazırlanması, kazanılmış hakların daha da kaybedileceği kaygısı yaratmıştır. Çağdaş ve Laik eğitimin ortadan kaldırılması için çalışılırken, kız çocukları eğitim haklarından uzaklaştırılarak küçük yaşta evlenmeye zorlanmakta, utanç verici çocuk gelin deyişi günlük yaşama sokulmakta, eksik hayatların suskun, çaresiz, kaderci ve kul kadınlarını yaratmak hedeflenmektedir. Başta güven içinde yaşama hakkı olmak üzere kadının ve erkeğin yaşamın her alanında eşitliğinin sağlandığı demokrasi ve hukuk mücadelemiz devam edecektir.  Atatürk’ün ışığı ve yol göstericiliğinde Türk kadını asla Orta çağ karanlığına teslim olmayacaktır. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; 8 Mart’ın yurdumuzda ve dünyada aynı zamanda ‘eşitlik bayramı’ olarak da kutlanacak bir gün olması dileği ile, kadınlarımızı saygı ile selamlıyoruz.”