Burdur Gölü hepimizin ve gölü kurtaracak olan da, yaşatacak olan da bizleriz
Ekosistemi Koruma ve Burdur Gölüne Hayat Verelim Derneği yayınladığı basın açıklaması ile dikkatleri Burdur gölüne çekti.
Değerli Burdur Kamuoyu’na ;
Sayın Milletvekilimiz Bayram Özçelik’in geçen hafta yaptığı Burdur Gölü ile ilgili açıklamasını
büyük bir takdirle karşıladık. Açıklamasında yer verdiği bilgileri ilgi ile okuduk aynı zamanda tümüne
önem verdiğimiz düşüncelerini yer yer haklı bulduk. Doğaldır ki katılmadığımız bölümleri olmasına
rağmen kendisinin ‘Bir Burdur Gölü sevdalısı’ olduğuna inandığımız için yaptığı açıklamanın bir bütün
olarak yapıcı ve olumlu olduğuna inancımız tamdır.
Biliyoruz ki Burdur Gölü hepimizin ve gölü kurtaracak olan da, yaşatacak olan da bizleriz. Bu
slogandan yola çıkarak göl için atılacak her olumlu adıma destek olmak ve konacak her taşa emek
vermek bizim için görevdir.
Sayın Milletvekilimiz açık yüreklilikle kendisinin de mensubu olduğu siyasi iktidarın hatalarını
da, yaptığı açıklama ile dile getirmiş oldu. Bu nedenle de kendisini bir kez daha kutluyoruz. 17 yıllık
iktidarları süresince önceki iktidarlar tarafından da göz ardı edilen; göletlerin su tutması, su savurganı
tarım ürünlerinin ekimi ile dikiminin yapılması ve göl etrafındaki sondaj miktarının gün be gün artması
ile kontrol altına alınamaması (kayıtlı ve kayıt dışı toplam 10.000 bine yakın sondaj) gölümüzün zaten
kuraklık sebebiyle yaşadığı sıkıntılı sürecini daha da hızlandırmıştır.
Kendisinin de özellikle belirttiği gibi 1970 den 2020 ye uzanan süreçte göl 20 mt lik kot
kaybına bununla beraber yüzey alanında da yaklaşık 50 km2 lik bir alan kaybına uğramıştır. Bu 2
önemli veri Burdur Gölünün can çekişmekte olduğunun en önemli göstergeleridir.
2014 Yılında Derneğimizin Ulıslararası ve Ulusal alanda başlattığı kampanya ile önemi bir kez
daha gündeme gelen Burdur Göl havzasında siyasi düşüncelerden arınmış olarak söz verildiği halde 3
önemli konunun halen çözümlenemediğini görüyoruz. Bu konular ;
i- Sayın Cumhurbaşkanımızın Burdur halkına verdiği söz bu konulardan en önemlisidir.
Burdur gölüne Eldere kaynağının suyundan takviye getirme işlemi hemen
başlatılmalıdır.
ii- Burdur Şehir içme suyunun sağlandığı alan olan Çine Ovasında yapılaşma ve tarım
alanlarında insan sağlığını tehdit eden tarım ilaçlarının kullanımına hiçbir şekilde izin
verilmemelidir. Burdur şehir insanı şu anda Türkiye ölçeğinin kat be kat üstünde
nitratlı su kullanmaktadır ki, bu durum insan sağlığını tehdit etmektedir. Mücavir alan
sınırları içinde ilaçlı tarım, hayvancılık, seracılık yapanlara devlet eliyle alternatif
geçim kaynakları yaratılarak, içme suyu rezervlerine tarım ilaçları, gübre, hayvan
dışkısı ve diğer zararlı kimyasalların karışması önlenmelidir.
iii- Şehir içme suyu için daha sağlıklı kaynak çalışmaları hızlandırılmalı, aynı zaman da
Belediye eliyle yapımı devam eden atık su arıtma tesisinin bitirilmesi elbirliği ile
çabuklaştırılmalıdır.
Gölün neden bu hale geldiği bu güne kadar o kadar çok tartışıldı ki artık aynı cümleleri
kurmanın faydasız olduğunu düşünüyor ve bugünden sonra yapılması gerekenler üzerinde elbirliği ile
güçlerimizi birleştirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. BURDURLULAR İÇİN BURDUR GÖLÜ SORUNU
SİYASET ÜSTÜ BİR KONUDUR VE SİYASİ İHTİRASLARA KURBAN EDİLEMEZ.
Önerilerimizİ önem derecelerine göre sıralamamız gerekirse;
1- Bugünden sonra yapmamız gereken doğanın bizlere değil bizim doğaya ayak uydurmamızdır.
Bizim doğaya ayak uydurmamız için ;
i- Yağmuru yönetmeyi
ii- Rüzgarı Yönetmeyi
iii- Buharlaşmayı kontrol etmeyi öğrenmeli ve öğrendiklerimizi de bölgemizde
uygulamalıyız.
2- Gölün küçülmesine bugünden sonra çevresinde yaşayan insanlar olarak nasıl uyum
sağlayacağız ve gölü bu yaşama nasıl entegre edeceğiz? Tartışılması gereken asıl konu budur.
3- Burdur Gölü ekosistem bölgesinin yönetiminin tek elden yapılası gerektiğine inanıyoruz. Hali
hazırda Göl iki ilin sınırları içinde kalmakta, bu durum İl Valiliklerinin ve ilgili devlet
kurumlarının göle farklı bakışı nedeniyle farklı uygulamalara yol açmaktadır. Bir an önce göl
Burdur Valiliğinin yönetimine verilerek bu iki başlılık ortadan kaldırılmalıdır.
4- Sadece Burdur Gölünün kendisi ve çevresi değil tüm havzasının bir yönetim koordinasyonu
altında birleştirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle Burdur Gölü ve çevresi için en kısa sürede
Burdur Gölü HAVZA Yönetim Planı oluşturulmalı ve yürürlülüğe konmalıdır.
5- Burdur Valiliği- Belediye Başkanlığı MAKÜ Rektörlüğü ile ilgili kurumların bir araya gelmesiyle
MAKÜ çatısı altında kurulacak Burdur Gölü Enstitüsü eli ile Göl havzasındaki her bilgiyi
arşivleyecek, her tür materyali envanterinde kayıt altına alacak, havzanın rehabilitasyonu ile
ilgili kapsamlı çalışmalara ağırlık verecek, bu çalışmalar eli ile halkın gölden daha fazla
yararlanmasına olanak tanıyacak politikalar üretecek, ilgili kurumların bu politikaları
yürürlüğe koymasını izleyecek MERKEZİ BİR ENSTİTÜ’YE ACİLEN İHTİYAÇ VARDIR.
6- Kamuoyunda yaygın kanı Burdur gölünün çekildiği alanlarda herhangi bir rehabilitasyona izin
verilmediğidir. Bu yaygın kanı bizce doğru değildir. Bizler bağlayıcı uluslararası anlaşmamız
olan Ramsar Sulak Alanlar Sözleşmesinde de, ulusal alanda en önemli mevzuatımız olan Sulak
Alanların Korunması Yönetmeliğinde de Burdur Gölü ve benzeri göllerin korumasını sağlamak
için yapılacak her olumlu çalışmaya izin verileceğini bilmekte ve düşünmekteyiz. Burdur
Gölünün ‘ Hassas Koruma Bölgelerinde’ su tutucu ve ekolojik sistemi yeniden canlandırıcı
tarımsal ürün ekimi ile dikimi yapılmasına kurulacak Enstitü eli ile biran önce başlanmalıdır.
7- Göl hafzasında hala tam olarak sayımı bitirilememiş olan sondaj sayının tam olarak tespitinin
yapılması ve belirlenecek “istasyon sondajlar” yolu ile su kullanımının sınırlandırılması hemen
yürürlülüğe konulmalıdır.
8- Göl ekosistemi içinde yer alan kırsal yerleşim bölgelerinde büyükbaş hayvancılık faaliyetlerine
hemen son verilmeli, küçükbaş hayvancılık faaliyetleri devlet kurumlarının vereceği
teşviklerle hızlandırılmalıdır.
9- 2019-2023 Burdur Gölü Sulak Alan Revize Yönetim Planı’nda belirlenen hedeflere
ulaşılabilmesi amacıyla gerekli düzenlemelerin acilen yapılmaya başlanılması gerekmektedir.
Bu düzenlemelerin içinde bulunan
i- İleri biyolojik arıtma devreye girinceye kadar kentsel AAT deşarj sularını yapay sulak
alan arıtımından geçirildikten sonra göle vermek
ii- Tampon bölge sınırları içinde ahır gübrelerinin vahşi depolanmasını önlemek
iii- Göl çevresinde otlatma faaliyetlerini düzenlemek
iv- Özellikle şeker plajı ve kuş gözlem kulesi arasında kalan göl kıyı alanına her türlü
motorlu kara taşıtı girişini önlemek için gerekli tedbirleri almak öncelikli olmalıdır.
10- Havza kapsamında ki tüm yerleşim bölgelerinde “fosfor içeren temizlik maddelerinin”
kullanımı hemen yasaklanmalıdır. Fosfor atık sular vasıtasıyla göl suyuna karışmakta akabinde
göl sularının çekilmesi sonrası toprağa ve rüzgarlar eli ile tekrar şehre ve şehir insanlarına
nüfuz etmektedir. Bu durum yıllar geçtikçe ciddiyetini arttırmakta ve özellikle Burdur şehir
merkezinde yaşayanların sağlığını çok ciddi biçimde tehdit etmektedir.
11- Özellikle Söğüt Dağlarının mermer ve madencilik işletmelerine açılması kesinlikle
yasaklanmalı ve bu konuda il valiliklerinin farklı politikalar izlenmesi merkezi hükümet
tarafından yasaklanmalıdır.
Değerli Burdur Kamuoyu
Yukarıda yer verdiğimiz önerilerimizin hayata geçirilmesi Burdur Gölünün bulunduğu
konumunu korumasını sağlamak içindir. Biliyoruz ki bu havzada yaşayan her birey Burdur
gölünü seviyor ve gözlerinin önünde erimesini istemiyor. Elbirliği ile bu zor günleri atlatacağız
ve Burdur gölünün bizden sonraki nesillerin hayatında da önemli olmasını sağlayacağız.
Saygılarımızla