Burdur Bir Kez Daha 15 Temmuz’u Unutmadığını Güçlü Bir Şekilde Gösterdi

Aziz Milletimizin, 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı sergilediği kahramanca duruş ve demokrasi zaferimizin 8. yıl dönümü dolayısıyla ilimizde düzenlenen programlar, Milletin Zaferi Yürüyüşü ve Anma Programı ile devam etti.

Burdur Valisi Türker Öksüz, protokol üyeleri ve çok sayıda vatandaşın katılımıyla Köprübaşı Mevkiinden başlayan 15 Temmuz Destanı Milletin Zaferi Yürüyüşü Cumhuriyet Meydanında son buldu.

Cumhuriyet Meydanını dolduran vatandaşların katılımıyla gerçekleşen anma programı saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.

Programa Vali Öksüz'ün yanı sıra Eşi Meral Öksüz , İl protokolü, siyasi parti ve stk başkanları, şehit ve gazi aileleri ile vatandaşlar katıldı.

Din görevlisi tarafından okunan Kur’an-ı Kerim ve İl Müftüsü Ali Hayri Çelik’in yaptığı dua ile devam eden programda Vali Dr. Türker Öksüz, Milletvekili Prof. Dr. Adem Korkmaz, Milletvekili Mustafa Oğuz ve 15 Temmuz günü Ankara Gölbaşı’nda Özel Harekât Daire Başkanlığında şehadet şerbetini içen Aziz Şehidimiz Akif Altay’ın oğlu Niyazi Altay tarafından konuşma yapıldı.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın canlı yayın ile halka hitapları sonrası Gençlik ve Spor Bakanlığının 81 il merkezinde düzenlediği Sancak Koşusuna katılan sporcularımız şanlı bayrağımızı Vali Öksüz’e takdim ettiler. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce düzenlenen 15 Temmuz Destanı Milletin Zaferi Koşusunda dereceye giren sporcularımıza Vali Öksüz ve protokol üyeleri tarafından ödülleri takdim edildi.

İl Müftülüğü İlahi gurubu tarafından söylenen ilahiler ile devam eden program, Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Şairi Hüseyin Yıldız tarafından 15 Temmuz Destanı adlı şiiri seslendirilmesi sonrası, Aziziyeli Havana Koçak Teyze Çanakkale Şiirini okudu, Halk Eğitim Merkezi kursiyerleri tarafından hazırlanan 15 Temmuz Otuz Kuş temalı oratoryo gösterimi sunuldu.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma programının son bölümünde; Güzel Sanatlar Lisesi öğretmenleri tarafından hazırlanan Kahramanlık Türküleri Konseri, hayırsever iş insanlarının katkılarıyla hazırlanan ikramlıkların dağıtımı ve 15 Temmuz ile ilgili video ve belgesellerin gösterimi yapıldı.

Program 00:13'te okunan sela ve demokrasi nöbeti ile sona erdi.

Vali Öksüz programda yaptığı konuşmada,

“Bir 15 Temmuz akşamında yine “milli irade” aşkıyla hep birlikte meydanlardayız.
 
Bugün, 8 yıl önce bir destan yazan Aziz Milletimizin demokrasi zaferini bir kez daha anmak, 15 Temmuz'u Unutmadığımızı, Unutmayacağımızı ve Unutturmayacağımızı göstermek, vatan, millet, devlet, bayrak uğruna gözlerini kırpmadan canlarını feda eden aziz şehitlerimizi bir kez daha yâd etmek, kahraman gazilerimize olan şükran duygularımızı sunmak üzere bir aradayız.

Sözlerimin başında, Fetullahçı terör örgütü tarafından 15 Temmuz 2016 günü kalkışılan hain darbe girişimi sırasında, şanlı tarihimizin her döneminde olduğu gibi tarafını devletinden, milletinden, demokrasiden yana seçen siz aziz Burdurlu hemşehrilerimi bir kez daha en kalbi duygularımla selâmlıyorum.

İstiklal ve istikbalimiz uğrunda canlarını feda ederek bu toprakları bizlere yurt yapan tüm şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden tüm gazilerimizi rahmet ve minnet duygularıyla anıyorum. Rabbim hepsinden razı olsun!

Tarihin kırılma anları vardır. Gerçekleşen hadisenin insanların üzerinde bıraktığı tesir o denli büyük olur ki bir başka olay anlatılırken zaman tespiti o kırılma anlarıyla yapılır.
Necip Türk milleti için 15 Temmuz 2016 tarihi bu nevi bir milat, bir mihenktir. Sureti haktan görünerek on yıllar boyunca kutsal değerlerimizi istismar etmekten çekinmeyen FETÖ’nün kamuflaj giymiş militanları, son ve akıl almaz bir cüretle bağımsızlığımıza kast etme teşebbüsünde bulunmuşlardır.

Üç bin yıllık tarihimizde bize düşmanlık etme cesareti gösterebilenlerin bildiği ve fakat akıl tutulması yaşayan bu güruhun ön göremediği şey damarlarında Türk kanı taşıyan aslanların ve havsaların vatan uğruna can alıp can vermeye daima hazır olma hasletiydi.

Cümle cihan bilir ki savaş Türk’ün düğünüdür. Şerefle ölmeyi, ayağında prangayla korkakça yaşamaya yeğ tutan milyonların,
 “Ölürsek cennet bizim, kalırsak devlet bizim” diyerek akın akın sokaklara dökülüşünü hatırlayın.
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların rabbine kavuşmak için kan kırmızı gaza meydanlarına koşanları hatırlayın.
Dişine kan değen bozkurtların mertçe, yiğitçe çarpışmalarını hatırlayın.
Bir kıvılcımdan ateş alıp volkana dönüşen ve şulesi cihanı yakan yürekleri hatırlayın.
Hatırlayın ve Akif’in “Çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek” mısralarında taltif edilen neslin mensubu olmakla iftihar edin.

Bu gafiller, emperyalist sahiplerinin teşvikiyle giriştikleri işgal planı deşifre olunca alel acele tankları sokaklara indirdiklerinde, henüz ordu milletle boy ölçüştüklerinin farkında değillerdi.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın çağrısı üzerine, abdestini alarak meydanlara akın eden milyonlar, kontrollerini tamamen kaybeden darbeci müsveddelere güçlü bir şekilde haddini bildirdiler.

O gece aralarında, yıllarını Terörle Mücadeleye adamış hemşehrimiz Özel Harekat Polisi Şehit Akif ALTAY’ın da bulunduğu 252 vatan evladı şehadetle, 2196 vatan sevdalısı ise gazilik payesiyle şereflendi.  

O meşum gecede vatan toprağının her köşesinde ayrı kahramanlık destanları yazıldı. Vatanımızın bölünmez bütünlüğünü, yüce milletimizin azim ve kararlılığı, milli birlik ve beraberliği bütün dünyaya bir kez daha gösterildi.

Milli İradeyi Haykıran, Fedakarlıkla Direnen, Vatanı Canı Pahasına Koruyan, Hainlere Karşı Duran, Demokrasiye ve Milli İradeye Sahip Çıkan milyonlar o gece “Milletin Zaferini” 15 Temmuz destanını yazdılar.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayeti, milletimizin cansiperane gayretleri, şehit ve gazi olan vatan evlatlarının fedakârlıkları sadece yurt içinde değil yurt dışında da vatan toprakları üzerinde hesapları olanların hesaplarını bozmuştur. Heveslerini kursaklarında bırakmış, hain ve zavallı işbirlikçileri de zelil ve rezil olmuştur.

Yurdun dört bir yanında olduğu gibi siz değerli Burdurlu  hemşehrilerim de o gece; vatan sevgisinin, fedakârlığın, cesaretin, yiğitliğin, bir hilal uğruna şehadete yürümenin ne demek olduğunu bu meydana koşarak, darbecilere ve arkasındaki zihniyete bir kez daha gösterdiniz. Bu vatanın bir evladı olarak sizlere şükranlarımı sunuyor, önünüzde saygı ve minnetle eğiliyorum.

Bakara suresi 249. ayette buyrulduğu üzere “Nice az topluluklar, Allah’ın izni ile nice topluluklara galip gelmiştir.” hükmüne iman eden koç yiğitler, şehadet makamında okunan selaların çağrısına koştular. Savaş uçaklarından, savaş helikopterlerinden atılan bombalarla göklerden ölüm yağarken, hayatının baharında taze fidanlar birer birer toprağa düşerken bu dehşet manzarası karşısında korkmaları beklenen milyonlar bırakın bir adım geriye gitmeyi sıranın bir an önce kendilerine gelmesi için namluların üzerine koşmaya başladılar. İman dolu göğsünü serhaddine siper eden, dillerinde dualar, kalplerinde sekine ile devletin bekasını candan aziz bilen kahramanların günümüzde de yaşadıklarını cihana ispat ettiler.

Hilalin zafer gecesine dair öyle cesaret hikayeleri var ki hangisi anlatılsa diğerlerine haksızlık olur. F-16’ların hedefindeki Gazi Meclisimizde şehadeti bekleyenlerden tutun da şehadet emrine bila tereddüt itaat eden yiğitler yiğidi Ömer Halisdemir’e, lise ve üniversite eğitimlerini birlikte tamamladıktan sonra birlikte özel harekat polisi olan ve o gece birlikte şehit düşen Kübra Doğanay ve Cennet Yiğit’e, üç çocuğunu geride kalanlara emanet edip Atatürk Havalimanı yolunda tankların altında ezilerek Hakka yürüyen Türkan Türkmen’e, Ömrünü bu vatana adamış Özel Harekat Polisi Hemşehrimiz gururumuz Akif Altay’a kadar binlerce şecaat abidesinin kanla yazılmış efsanesi var.
 
Latinler “Tarih hayatın öğretmenidir” der. İki cihan serveri Hz. Muhammed Mustafa ise “Müslüman aynı delikten iki kez ısırılmaz buyurur.” Bilinsin ki Türkiye, istiklaline kast eden dahili ve harici hiçbir mihrakın güdümüne girmeyecek, halkın iradesi dışında hiçbir iradeye teslim olmayacaktır. Türlü mücadelelerle elde edilen kazanımların korunması için her bir vatan evladı üzerine düşeni yapmaktan zinhar çekinmeyecektir. Birlik ve beraberliğimizi bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Demokrasimize kan pahasına, can pahasına sahip çıkacağımızı hâlâ anlamayanlar, ajandalarına yazılı hiçbir emelin gerçekleşmeyeceğini zor yoldan idrak edecekler, kesmeye gelen boynumuzun çekmeye gelmeyeceğini eninde sonunda öğreneceklerdir.

Anadolu kadim kültürler diyarıdır. Alplerimiz, alperenlerimiz, ak sakallılarımız, ak pürçeklilerimiz, havsalarımız ve balalarımız bin yıldır bu topraklara Türk töresini nakşetmiştir. Varsın kültürel hegemonyalarını dikte etmek isteyen küresel oyuncular, kullanışlı piyonları eliyle Anadolu coğrafyasını dizayn etmek için beyhude çabalarını sürdüredursun.

Bu topraklarda kanın tarihle yaşıt olması, uğruna kan dökecek aslanların daima var olacağına delildir. Stratejik olarak yer kürede eşi benzeri bulunmayan, doğal güzellikleriyle dünya cenneti sayılan bu topraklar zorlarına gitse de TÜRK YURDU KALMAYA DEVAM EDECEKTİR. Bin yıldır kurdukları tuzaklardan Allah’ın izniyle hiçbir zaman sonuç alamadılar. Zira Allah doğrularla beraberdir.  

Bu savaşın aktörleri değişse de taraflar ve nihai amaçlar asla değişmez. Biz güçlü olduğumuz sürece açıktan çatışmaya yürekleri yetmeyeceğinden kimi zaman dini duyguları sömürerek, kimi zaman ekonomik enstrümanlarla yaptıkları taarruzların ardı arkası kesilmez.  

Bu sebeple bizler her daim uyanık olma mecburiyetindeyiz. Barış istiyorsak savaşa hazır olmak mecburiyetindeyiz. Oğuz’un bin yıllık öğretisiyle, bir okun kolay kırılacağı ancak bir sadak dolusu oku aynı anda kırmanın mümkün olmayacağı hakikatini içselleştirmek mecburiyetindeyiz.

Töremize, ailemize, toplumumuza sahip çıkmak, irfanımızı ve Anadolu ferasetini muhafaza ederek nesilden nesile aktarmak mecburiyetindeyiz.

Su uyur düşman uyumaz atasözünde bahsedilen “Su” sözcüğünün asker anlamına geldiğini, dolayısıyla askeri gücümüzün caydırıcılığını bir an olsun kaybetmememiz gerektiğini, bilme mecburiyetindeyiz. İnancımız, siyasi görüşümüz, cinsiyetimiz, toplumsal statümüz ne olursa olsun mesele vatan olunca al yıldızlı bayrak altında kenetlenmekteki maharetimizi diri tutma mecburiyetindeyiz. 15 Temmuz ruhunu, kardeşlik bilincini şartlar ne olursa olsun sürdürmek mecburiyetindeyiz.

Hasımlarımızın işi daha kolay. Onların bir tek şeyi unutmaması gerekir. Türk’ün pazusu kavi intikamı şedittir. Devlet aklımız tetiktedir. Jeopolitik avantajlarımızın yanı sıra geliştirilmesinde fayda bulunan niteliklerimizin de farkındayız. Her tür tehdidin karşısında güçlüyüz, kararlıyız, cesuruz ve hazırız. FETÖ ve tüm terör odakları ile mücadelemiz bu kararlılıkla devam edecektir.

Sözlerimi nihayete erdirirken, 15 Temmuz gecesi Burdur'da birlik-beraberlik içerisinde demokrasiye, vatanın birlik-beraberliğine sahip çıkan, “tek devlet, tek vatan, tek bayrak, tek millet” diyerek meydanlara koşan mücadele eden tüm vatandaşlarımıza, siyasi partilerimize, kamu kurumlarına, dernek, vakıf ve tüm toplum kesimlerine şükranlarım sunuyorum.

Sekiz sene önce mukaddesatı uğruna şehit düşen 252 vatan evladını tekrar rahmetle anıyorum. Allah onlardan ebeden razı olsun. Bedir, Uhud, Kerbela, Malazgirt, Sarıkamış, Çanakkale ve tüm milli mücadele şehitlerine komşu eylesin. Gazilerimizi ve hayasız haine dur diyebilmek için elinde bayraklarla meydanlara dökülen milyonları da sevgi ve saygıyla selamlıyor, böyle bir milletin ferdi olmaktan gurur duyduğumu belirtmek istiyorum.  
Allah birliğimizi bozmasın, Türkü korusun ve yüceltisin” dedi.