|
||
BURDUR’DA ATA TOHUMU PROJESİ BÜYÜYOR | ||
BURDUR’DA ATA TOHUMU PROJESİ BÜYÜYOR | ||
- Haberi | ||
|
||
|
||
Burdur Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi iş birliği ile başlatılan “Ata Tohumu Ata Toprağı ile buluşuyor” projesi kapsamında tohum dağıtım töreni düzenlendi. Burdur’da geçen yıl 5 köyle başlayan Ata Tohumu Ata Toprağı ile buluşuyor projesi bu yıl 10 köye çıkartıldı. Bu yıl Çine, Kurna, İnsuyu (Çatağıl), Kayaaltı, Günalan, Çendik, Suludere, Akyaka, Yazıköy ve Yarıköy’de toplam 1300 hektar alanda 26 ton karakılçık buğdayı ekilecek. Burdur Belediyesi Konferans ve Sergi Salonu’nda düzenlenen programın açılışında Burdur Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Esma Mavizer proje hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Daha sonra sırasıyla Burdur Muhtarlar Derneği Başkanı Sami Çelik, Akyaka Muhtarı Bekir Yıldız, Kurna Köyü Muhtarı Hasan Hüseyin Kılıç ve Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz konuşma yaptı. Konuşmalarından ardından sembolik olarak üreticilere karakılçık buğday tohumu dağıtıldı ve program sona erdi. “Bu tohumlar çiftçilik için önemli” Programda konuşan Burdur Muhtarlar Derneği Başkanı Sami Çelik; “Bizleri böyle bir projede buluşturduğu için belediye başkanıma teşekkür ediyorum. Geçen yıl biz burada verilen brifingde yarım kavanoz ata tohumundan başlayıp 5 köyle devam eden şu anda da 10 köye ve yaklaşık 160 çiftçiye verilecek. Başkanımıza verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum. Muhtarlarımıza TİGEM’den ve Belediyemizden tohum veriliyor. Bu tohumlar gerçekten çiftçilik için önemli bir şey. Böyle projelere biz muhtarlar olarak her zaman destek veriyoruz.” dedi. “Biz ektiğimiz tohumdan memnunuz” Akyaka Muhtarı Bekir Yıldız, “Geçen sene başkanımızın sayesinde biz ilk olarak ata tohumunu ektik ve 2 misli verim aldık. Köylüler olarak çok memnun olduk. Köylümüzün, çiftçimizin faydalanması için daha büyük projeleri başkanımızdan istiyoruz. Devletin vermiş olduğu fiyattan 2 misli fazla sattığımız için biz ektiğimiz tohumdan memnunuz, kazancından da memnunuz.” diye konuştu. “Su havzasında bunun önemli bir proje olduğunu düşünüyorum” Kurna Köyü Muhtarı Hasan Hüseyin Kılıç, “Geçen yıl Burdur Belediyemiz ve İzmir büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı projedeki ata tohumunu kullandık. Çok memnunuz, para kazandık. 2 misli satıştan dolayı vatandaşımız, çiftçimiz memnun. İnşallah bu projelerin artarak devam etmesini istiyorum. Su havzasında bunun önemli bir proje olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı. “Üründen memnun olan bir çiftçi profilini bu yıl hasat sonunda karşımızda bulduk” Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ise konuşmasında şunları söyledi; “Sizleri burada görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Zira geçen yıl bu projeyi başlatmaya niyetlendiğimizde, bu proje için ilk adımı attığımızda biz aslında çok daha büyük bir projenin yapılabileceğini göstermek için bu alanda olmuştuk. Geçtiğimiz yıl belki yeterince projenin detaylarını aktaramadık belki yeterince projeyi tanıtamadık. İlk başta istediğimiz ilgiyi görememiştik. Ki buna rağmen bize inanan muhtarlarımızla yola çıktık 1000 dönüm arazide toplamında arkadaşlarımızın bir kısmının ürün alamaması soğuk ve yoğun yağış nedeniyle kaybetmesi nedeniyle verimde her ne kadar istediğimiz noktaya ulaşmasak da emeği kurtaran, emeğinin karşılığını alan ve bu üründen memnun olan bir çiftçi profilini de bu yıl hasat sonunda karşımızda bulduk ve gördük. “Suyun yetmediği bir dönemi yaşadık” Bu projeye başlarken bizim asıl amacımız başlarken içme suyu havzamızda her geçen gün artan sulu tarımın ve buna bağlı olarak bizim için stratejik önemi olan lojistik açıdan da aslında çok kolay yeraltından çıkartılıp kullanıma sunulabilen ama tüketiminde çok dikkat edilmesi gereken yeraltı sularımızın kaybedilmemesi için başlattığımız mücadele ile ilgiliydi. İnsuyu havzasında ve Gökpınar havzasında göreve geldiğimizde Gökpınar için söylüyorum 7-8 metreden artezyenle su alabiliyorken bugün 200 metrelere ulaştığımız noktada suyu bulmakta zorlanıyoruz. Biliyorsunuz kent merkezinde yaşayan hemşerilerimiz bu yaz su konusunda oldukça sıkıntılı günler yaşadı. Daha çok efor daha çok güç daha çok enerji sarf etmemize rağmen daha az su üretiminin ve suyun yetmediği bir dönemi yaşadık. “Suyu koruyamazsanız tarımda, hayvancılıkta yapamazsınız” Su dünyanın en kıymetlisi. Bugün suyu koruyamazsanız tarımda, hayvancılıkta yapamazsınız. Suyu koruyamazsanız insanı o bölgede tutamazsınız. Bakın geçmişe insanoğlu var olduğu günden beri taze su kaynaklarına, temiz su kaynaklarına yakın yerlere yerleşerek başlatmış hayatını. Hacılar höyüğüne bakıyorsunuz, Kuruçay’a bakıyorsunuz ki bahsettiğimiz dönem milattan önce 5,6,7 binli yıllara baktığımız zaman çok önceki dönemde bile taze su kaynakları insan açısından çok kıymetli. Biz bu bilinçle geçen yıl Tunç başkanımızın Burdur ziyaretinde İnsuyu’nu ziyaret ettik. Türkiye’nin turizme açılmış ilk mağarası olması hasebiyle görmesini istemiştim. Birlikte gittiğimizde adı üstünde İnsuyu Mağarası’nda suyun olmadığını görünce merak etti nedenini. Bende dilim döndüğünce açıklamaya çalıştım. Bölgedeki sulu tarımın doğal olarak artması, çünkü; yurttaşımızın, çiftçimizin tarım yapan vatandaşımızın diğer metotlarla para kazanamaması nedeniyle bugün itibariyle geldiği noktanın yoğun sulu tarım yaparak ayakta kalma mücadelesi neticesi olduğunu ifade etmeye çalıştım. Bu durum en az benim kadar onu da üzdü. Dedi ki ‘sevgili başkan buraya bir proje yapalım, vatandaşımıza hem daha çok para kazandıralım hem de vatandaşımızın stratejik öneme sahip olan yer altı sularımızı bu kadar hoyratça kullanmasının önüne geçelim, diğer taraftan da yıl da sadece 8-10 günlük emekle yılda 150 gün çalıştığının karşılığına karşılık gelecek rakamı vatandaşımıza birlikte kazandıralım’ dedi. Bu amaçla başladığımız projede kurduğumuz cümle çok önemliydi; ‘siz ekin, biz satın alacağız hem de toprak mahsulleri ofisinin verdiği fiyatın 2 katına karşılık gelecek rakamı satın alacağız’ O günlerde 2 bin 160 liraydı en pahalı buğday alımı. 3 bin 500 lira olabileceğini ön gördük 2022 fiyatlarının ki enflasyonla ilgili bir öngörümüz yoktu. Ki 3 bin 500 olabilme ihtimaline karşılık sayın başkan 7 bin liradan buğday alımını garanti etti. Geçtiğimiz yıl toprak mahsulleri ofisi bu yılın fiyat alımını 7 bin lira olarak açıkladığında da çiftçimizde şöyle bir kaygı oluşmuştu; ‘acaba 14 bin lira bize verilir mi?’ hatta bir süre bu kaygıyı bizlerle de paylaştılar. Biz İzmir Büyükşehir Belediyemizin verdiği sözün arkasında duracağını ve bizde paydaşımız olan İzmir Büyükşehir Belediyemizin bu sözün arkasında durması için elimizden gelen neyse yapacağımızı ifade etmiştik. Şükürler olsun bu projenin sonunda karakılçık ata tohumunu zaman zaman sosyal medya hesapları üzerinden kıyaslayarak küçümseyenler olsa da bu projenin karşılığında para kazandığını ifade eden çiftçinin olduğunu görmek bizleri mutlu etti. “Maliyetler, çiftçimizi, köylümüzü tarımdan dolayısıyla tarıma dayalı hayvancılıktan uzaklaştırıyor” Burdur Belediyesi olarak bizlerin görevi tohum ektirmek, tohum toplatmak, çiftçinin alın terinin karşılığını vermek değil. Asli görevimiz bu değil. Ama bizim bir asli görevimiz var bu asli görevimiz şu ki; üretimde kalmak isteyen çiftçiye yol göstermek, yol açmak ve o üretecinin, o çiftçinin kaynaklarını çoğaltmak. Asıl derdimiz bu. Bugün Türkiye istatistiklerine baktığınızda son 15 yılda 1.1 milyon kayıtlı çiftçiden 500 binin altına düşmüş kayıtlı çiftçi sayına rastlıyoruz. Bu çok kötü bir durum. 2014 yılında göreve geldiğimde il nüfusu yanılmıyorsam 267 bin iken bugün 276 bin. Kent merkezi nüfusu 75 bin iken bugün kent merkezi nüfusu 100 bine dayandı. Yani şehir nüfusu artarken ilin nüfusu aynı oranda artmıyor. Bu şu demek oluyor ki; köylerimiz boşalıyor. Kent yaşamı cazip geliyor ya da köylerdeki yaşam artık çekilmez hale gelmiş. Mazot fiyatı, gübre fiyatı, işçi maliyeti, elektrik, su üretimi için kullanmakta olduğu elektrik giderlerinin her gün artmış olması bizim çiftçimizi, bizim köylümüzü gün gün tarımdan dolayısıyla tarıma dayalı hayvancılıktan uzaklaştırıyor. “Su alarm veriyor. Suyla ilgili birçok sorumuz var. İşte bu nedenle bu proje çok önemli” Bu yıl büyükbaş canlı hayvan sayısına baktığımızda geçen yılın neredeyse 3’te 2 oranına düşmüş durumda. Süt hayvanlarının kesime gittiğini duyuyoruz. Çünkü Türkiye’de hayvancılık paradigması maalesef hayvancılığa dayalı tarım yönünde evrildiği için çiftçimiz artık hayvanını beslemek üzere tarım yapıyor. Bugün İnsuyu ovasına gittiğinizde Çine ovasına gittiğinizde ya da Karamanlı’ya Tefenni’ye doğru yol aldığınızda ovalarımızın neredeyse tamamı silajlık mısıra dönmüş durumda. Karaçal dip seviyede. Yılların Karataş Gölü kurudu, artık içerisinde bir damla su kalmadı. Su alarm veriyor. Suyla ilgili birçok sorumuz var. İşte bu nedenle bu proje çok önemli. Projeleri yarıştırmak değil. Asli görevimiz olmasa da biz yurttaş, yönetici, Türkiye’yi seven bir insan olarak bu görevimizin, sorumluluğumuzun farkında birileri olarak biz bu projelere sahip çıkmak zorundayız. Bu projeleri büyütmek zorundayız. Bizim görevimiz olmasa da bu projelerin büyümesi için örnek olmak zorundayız. Geçen yıl biz bu projeye başladığımızda kulaklarımla duydum; bizden sonra çiftçinin parasının ödenmeyeceği ve bu projenin yürümeyeceği yönünde köylülerimize birtakım bilgiler verildi. Oysa ki bizim derdimiz siyaseten ya da kendi adımıza bir şeyler yapmak değil. Bu projeyi büyütmek ve köylümüzün köyünde kalıp üretimde yeterli kazancı elde edip yaşamını en kolay şekliyle sürdürmesi yönündeydi. “Geçen yıl 5 köyümüzde başladığımız projeyi bu yıl 10 köyümüze geliştirdik” Biz bu projeyi bu yıl çok daha büyütebilme umudu taşıyorduk ancak öyle bir lansman yaptık ki İzmir ilçeleri, İzmir’e yakın illerin ilçelerindeki çiftçileri, İzmir Büyükşehir Belediyemizden bu projeye bir şekilde dahil olmak istediklerini ifade ettiler. İzmir Büyükşehir Belediyemiz doğal olarak kendi ilçelerinde de kendi sulak havzalarının korunması adına da bu projeyi kendi mahalinde de koruyup büyütmeye çalıştılar. Bu nedenle biz geçen yıl 5 köyümüzde başladığımız projeyi bu yıl 10 köyümüze geliştirdik. 10 köyümüzde 26 ton buğdayı toplam 1300 hektar alanda ekerek gelecek yıla belki bir bu kat daha büyütüp 20-30 köye ulaştırabilmeyi planlıyoruz. Çok kolay değil. Kendi olanaklarımızla bunu çözmeye çalışıyoruz. Yasanın bize elverdiği ölçüde de sizlere kaynak yaratmaya çalışıyoruz. “Hem suyumuzu koruyacağız hem çiftçimizin emeğini koruyacağız” Büyükşehir belediyelerimizin üretime verdiği destek giderek büyüyor. Bugün gıdaya sürekli ihtiyaç duyan yurttaşa gıda ulaştırılabilmesi ve temel ihtiyaç olan buğday ve buğday ürünlerinin halkımıza ulaştırılabilmesi, ucuz hale döndürülebilmesinin temel yöntemi de üreticiden doğrudan alımdır. Bunların farkındayız, bunları biliyoruz. Bu nedenle de İstanbul Büyükşehir Belediyemizle de ayrı bir görüşme yaptık. Geçtiğimiz günlerde bir buğday tohumu üzerinde çalışma gerçekleştirdiler. Nusrat ismini verdikleri bu hibrit tohum, ata tohumundan türetilmiş bir tohumu dönüm başı verimi 600-650 kilo civarında olduğunu ifade ettiler. Denemek üzere bu yıl 10 bin 500 metrekarelik bir alanda üç farklı ekimi yaptırarak gelecek yıl aldığımız verime göre İstanbul Büyükşehir Belediyemizle de ayrı bir iş birliği yaparak başka bir alanda başka bir yöntemle de farklı bir buğday üretimini planlıyoruz. Bu yıl 10 köyümüzle sınırlı kalan bu üretim inşallah eğer bir terslik olmazsa projelerimizi geliştirdiğimiz ölçüde gelecek yıl 20 köyümüz ve kent merkezimize yetecek kadar buğdayı Burdur’umuza getirip, kazandırıp ve bir de alım garantisi vererek ki burası çok önemli; üreticimizin en çok sıkıntı yaşadığı ve en çok belirsizliği yaşayarak üzüntü çektiği yerin burası olduğunu bilerek ürün alım garantisi vererek biz bu projemizi büyütmeyi düşünüyoruz. Küçükten başladı, daha da büyüyecek. Büyüteceğiz. Hem suyumuzu koruyacağız hem çiftçimizin emeğini koruyacağız hem ülkemizin ithalat girdilerini azaltmayı planlayarak ülkemizi bir yurtsever, yurttaş olarak koruma yolunda önemli bir adım atmış olacağız. “Her ne kadar siyaseten bizim projelerimiz küçümsense de yapılan proje aynıdır, doğrudur ve olması gerekendir” Bölgemiz hızla tarımda ve hayvancılıkta geriliyor. Bir önlem alınmazsa önümüzdeki süreç içerisinde vatandaşımızın üreteceği ürün kalmadığı gibi satacağı bir mamulü de olmayacak. O nedenle taşıdığımız kaygıyı ortaklaştırıp Burdur Belediyesi’nin yaptığı tohum projesini küçümsemeden bu projeyi ister örnek alıp isterse geliştirerek daha fazlasını, daha çok köylümüze, daha çok çiftçimize ve daha çok üreticimize nasıl ulaştırabiliriz için kafa yormamız gerekir. Geçtiğimiz günlerde İl Özel İdaremiz güzel bir projeye imza attı. Burada 2 İl Genel Meclisi üyesi arkadaşımız da bizlerle birlikte. Onların da oy birliğiyle aldığı kararla 75 ton buğday yine çiftçimize bedelsiz dağıtılıp, üretimde kalması için destek verildi. Ben başta sayın valimiz olmak üzere İl Genel Meclisine katkı veren tüm üyelere teşekkür etmek istiyorum. Her ne kadar siyaseten bizim projelerimiz küçümsense de yapılan proje aynıdır, doğrudur ve olması gerekendir. Katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. İnşallah ürünümüz bol, bereketli olsun. Kazancımız çok olsun ki seneye daha çok buğdayımızı üretip çiftçimize, köylümüze, üreticimize hep birlikte dağıtabilelim.” |
||
|
||
Etiketler: BURDUR’DA, ATA, TOHUMU, PROJESİ, BÜYÜYOR, |
|
||
|