|
||
BUGÜNLERDE ORMANLIK ALANLARA GİDİLMEMESİ LAZIM | ||
BUGÜNLERDE ORMANLIK ALANLARA GİDİLMEMESİ LAZIM | ||
- Haberi | ||
|
||
|
||
Burdur Belediyesi İtfaiye Müdürü Mehmet Ali Ballak, “Biz bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir orduyu, bir ordu bir vatanı kurtarır misali Marmaris’teki arkadaşlara sadece bir çivi olarak gittik. Son kıvılcım söndü, Ayşe teyzemizde evine döndü, biz de toparlanıp Marmaris’ten Burdur’a geri dönüş yaptık.” dedi. Burdur Belediyesi İtfaiye ekipleri geçtiğimiz günlerde ilk olarak Burdur’da yaşanan sel felaketine müdahale etti ve vatandaşlara yardımcı oldu. Ekipler daha sonra da Marmaris’te meydana gelen yangın söndür çalışmalarına destek verdi ve yangın bölgesinde alevlerle 4 gün boyunca mücadele etti. İtfaiye Müdürü Mehmet Ali Ballak, Burdur’daki sel felaketine, Marmaris’teki orman yangınına müdahale esnasında yaşananları ve orman yangınlarının önlenmesi konusunda vatandaşları uyaran hususları gazetemiz muhabiri Muhammet Fatih Başcı’ya anlattı. Burdur Belediyesi İtfaiye Müdürü Mehmet Ali Ballak’ın açıklamalarından pasajlar şöyle; “3 günde suların tamamını tahliye ettik” “4 Haziran 2022 Cumartesi günü ilimizde meydana gelen yoğun yağış sonucu yeni yapılan TOKİ konutlarından Akdere’ye inen DSİ’ye ait bir köprüde bir tıkanma meydana geldi. Tıkanmanın sebebi de köprü günümüz şartlarına uygun değil. M tarzı dediğimiz bir köprü. 1.5-2 metre mesafeli ortada bölmeleri olan bir köprü. Uzun zamandır bu köprüde su akıntısının olmamasından dolayı yukarıdan gelen materyaller, ağaç dalları ve katı maddeler o köprünün M ayaklarında takılı kalıyor. Takılı kalmasından dolayı selin getirdiği çamur o alanda birikme yapıyor ve köprü tıkanıyor. Köprü tıkanınca yukarıdan gelen yoğun sel artık köprünün üst kısmından Aydınlıkevler mahallesine doğru hızlı bir şekilde akıyor. Bu alanda sel felaketi oluşuyor. Bu felakette maalesef bedensel engelli ve zeminin alt kısmında bodrum katında oturan bir vatandaşımız evin ani su dolmasından dolayı annesiyle birlikte mahsur kalıyor. Ekiplerimiz aldığı ihbar sonucunda direk eve gidiyorlar. Evde mahsur kalan 2 vatandaşımızı kurtarıyorlar. Annesi hayata dönüyor ama maalesef bedensel engelli kardeşimiz hayatını kaybediyor. Bunun yanında o bölgede çoğunluğu bodrum kat ve odunluktan oluşan 45’e yakın yapı su altında kalıyor. Biz 3 gün gibi kısa bir sürede o suların tamamını tahliye ettik. Hatta suları tahliye etmekle kalmadık, çamur deryasına dönen sokakları, caddeleri, ara sokaklarda dahil olmak üzere temizleyip, yıkadık. Selin bütün etkilerini silmeye çalıştık. Ama bu sel geçmiş dönemlerde de olmuştu. Benim hatırladığım 2013 yılında, 2019 yılında da olmuştu ama bu kadar şiddetli değildi. Yağışın yoğunluğuna baktığımız zaman şehirde veya o bölgede hiçbir rögardan su geriye çıkmadı. Şehirde kanalizasyondan kaynaklı bir su baskını olmadı. Su baskınının tek sebebi yukarıdan gelen derenin o yoğun su kütlesini almaması, tıkanması ve tıkanmasından dolayı da suyu Aydınlıkevler tarafına vermesiydi. Biz bu sel felaketinin etkilerini kısa sürede bitirdik. Zarar gören vatandaşlarımızın eşyalarını KYK aracılığıyla oradaki yurtlarda yıkadık ve tekrar vatandaşlarımıza teslim ettik. Bu şekilde sel felaketiyle bir mücadelemiz oldu. “1000 metre hortum sererek tepedeki yangının bir alt tarafa geçmesini engelledik. O alanın yeşil kalmasını sağladık” Tam sel felaketi bitti derken geçtiğimiz Salı günü Muğla bölgesinde Marmaris’te bir orman yangını ihbarı aldık. İhbarı alır almaz ben Belediye Başkanımızı aradım. ‘Marmaris bölgesinde bir orman yangını var, bu yangın büyüyebilir, biz çıkış yapalım mı?’ dedim. Başkanımız direk Muğla Büyükşehir Belediye başkanımızı aramış. Osman başkanımız da ‘şimdilik gerek yok ama arkadaşlar çıksa iyi olur’ demiş. Biz hemen hazırlığımızı yaparak buradan Marmaris’e doğru yola çıktık. Marmaris’e 50-60 kilometre kala Burdur Afet Koordinasyon Merkezi’nden bize bir mesaj geldi. Marmaris bölgesinde büyük bir yangın olduğu ve herkesin elindeki itfaiye aracı, iş makinesi ile bölgeye hareket etmelerinin gerektiğini söylediler. Biz direk yangın bölgesine gittik ve yangın o sırada bir tepede devam ediyordu. Arkadaşlarla beraber jandarma noktasından geçerek yangının gece devam etmesinden dolayı, müdahale eden itfaiyecilerin arasından kalma riskinden dolayı yangın yerine personel gönderilmiyordu. Biz direk yangın yerine geçtik ve müdahaleye başladık. Bizim bir süre sonra belli başlı ekipmanlara ihtiyacımız oldu. Ben direk Değirmenyanı mahallesinde konuşlanan Orman ekiplerinin yanına giderek malzeme ihtiyacımız olduğunu söyledim. Onlardan gerekli ekipmanları alarak yukarıya çıktık. Daha sonra orman ekipleri ve Marmaris Yelken Grubu gönüllüleri geldi. Onlarla beraber yaklaşık 1000 metre hortum sererek tepedeki yangının bir alt tarafa geçmesini engelledik. O alanın biz yeşil kalmasını sağladık ama yangın o alanın batı kısmından diğer tarafa doğru ilerledi. Çünkü bizim bulunduğumuz mesafeye yaklaşık 5 kilometrelik bir mesafede devam ediyordu o yangın. İkinci gün oradan ekipleri toplayıp biz yerleşim yerlerine indik. Çünkü Değirmenyanı mahallesinde özellikle dağlık alana, ormanlık alana yakın olan evlerde bir koruma yoktu. O alandaki evlerin korunmasını sağladık. Ki o alandaki evlere de yangının inmesini doğru müdahaleyle engelledik. “Son kıvılcım söndü, Ayşe teyzemizde evine döndü, biz de toparlanıp Marmaris’ten Burdur’a döndük” Daha sonra oradaki koordinasyon merkezindeki görevliler baktılar biz iyi işler yapıyoruz, oradaki grupların koordinesini bize verdiler. Ekipmanımız, personel sayımız artınca daha da kuvvetlendik. Küllük mevkiinde yangın havuzlarının üst tarafında yeşil beldeye doğru ilerleyecek alevlerin önüne geçtik. Kendi keşfimizi kendimiz yapıyorduk ve doğru alanda kendi kendimizi konumlandırıyorduk. O alanda konumlandık ve araç, malzeme ve su ihtiyacımız yoktu. Çünkü hepsini tamamlamıştık. Orada da dik yamaçta 1300 metreye yakın bir hortum sererek o yanığının diğer alana geçmesini engelledik. Bulunduğumuz alanın riskli olduğunu şuradan fark ettik; İçişleri Bakanımız ve Tarım ve Orman Bakanımız direk o bölgeye arazide yanımıza gelerek bölgeyle ilgili bizden bilgi aldılar. Onlara hem bilgi aktardık hem de doğru ve havadan müdahalenin daha iyi olacağını söyledik. Bu uyarılarımızla beraber o bölgeye havadan müdahale daha da arttı ve yangının Yeşilbelde tarafına geçişi engellendi. Biz Burdur’dan 7 kişilik bir ekiple gittik. Daha öncede söyledim, burada büyük bir yangın var 5-10-100 kişiyle değil daha fazla bilinçli insanlarla söndürülebilecek bir yangındı. Biz bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir orduyu, bir ordu bir vatanı kurtarır misali Marmaris’teki arkadaşlara sadece bir çivi olarak gittik. Oradaki arkadaşlarla, gelen bilinçli ekiplerle, doğru koordineyle güzel işler yaparak yangının daha fazla alana sirayet etmesini engelleyerek söndürülmesini sağladık. 4 gün boyunca arazideydik. Hiç merkeze inmedik. Bize getirileni yedik, bize verilen suyu içtik. Sadece geceleri yoğun kül ve dumana maruz kalan gözlerimizi dinlendirmek için arkadaşlarımızı kamyonların üzerine 1 saat yatırdık. O ortamda ne acıktığını hissediyor insan ne susadığını hissediyor ne yorgunluğunu ne uykusuzluğunu düşünüyor. Arkadaşlarımız ve bize bağlı ekiplerimiz canla başla çalışmaya devam etti. Son gün artık yangının tamamen kontrol altına alındığını duyduk. Ki bizim bölgemizde de bir risk kalmamıştı ama yine de biz bölgeden ayrılmadık. Yangının tekrar parlayabileceği endişesiyle 8 saat daha orada bekledik. Soğutma çalışmalarımızı yaptık ve son kıvılcım söndü, Ayşe teyzemizde evine döndü, biz de toparlanıp Marmaris’ten Burdur’a geri dönüş yaptık. “Bugünlerde ormanlık alanlara gidilmemesi, gidildiği zaman kesinlikle ateşleyici bir kaynak oluşturulmaması lazım” Özellikle Temmuz ayında bölgemizde nem en alt seviyeye iniyor ve sıcaklık da 35 derecenin üzerinde seyrediyor. Bizim bu bölgede akşam üzerleri de bir rüzgâr çıkar. Ormanlık alan içerisinde bırakın mangal yakmayı sigara bile yakılması çok tehlikeli. Cebinde çakmak bulundurmak bile tehlikeli. Çünkü kuru alanda, emin olmadığı alanda oluşabilecek en ufak bir kıvılcım çok hızlı büyüyüp örtü yangınından gövde, gövde yangınından da direk tepe yangınına dönüşüp yangını büyük boyutlara taşıyor. Vatandaşlarımızın bilinçli olması gerekiyor. Bir orman yangını anında bilinçsizce araçlarıyla ormana girmemeleri gerekiyor. Biz bunu Manavgat yangınında çok yaşadık. Amaçları oradaki itfaiyecilere bir yudum su götürmek, yiyecek bir şeyler götürmek, yardım etmek, tamamen iyi niyetliler ama orman yollarımız çok dar. Yol tıkandığı zaman hem araçlar hızlı hareket edemiyor hem yangına su taşıyan araçlarla müdahale eden araçların bağlantısı kesiliyor, su bitmesinden dolayı zor durumda kalıyorlar. Eğer vatandaşlarımız gerçekten yardım etmek istiyorlarsa getirecekleri su ve gıda maddelerini toplanma yerlerine bırakabilirler. Yangına müdahale etmek istiyorlarsa da ellerini tırmık ve küreklerini alıp yine koordinasyon merkezlerine geçip, onların yönlendirmesiyle yardıma gelmeleri gerekiyor. İnşallah vatandaşlarımız bu hususlara dikkat ederler. Çünkü biz Akdeniz ikliminde yer alan bir iliz. Nemin en alt seviyede olup sıcaklığın en üst seviyede olduğu yaz günleri çok yakın. Bugünlerde ormanlık alanlara gidilmemesi, gidildiği zaman kesinlikle ateşleyici bir kaynak oluşturulmaması, sigara içilmemesi, yerlere izmarit atılmaması, mangal yakılmaması gerekiyor. Dikkatli olmamız lazım. Ne kadar dikkat edersek edelim ateş kontrol edilemeyen kimyasal bir olay. Bırakılan küçücük bir kıvılcım rüzgarla şiddetlenip büyük bir yangına dönüşebiliyor.” |
||
|
||
Etiketler: BUGÜNLERDE, ORMANLIK, ALANLARA, GİDİLMEMESİ, LAZIM, |
|
||
|