Süleyman Faki: Kuruyan göller, insan sağlığına zarar verebilir
Dernek tarafından yapılan çalışmaları anlatan Faki; “Burdur Gölü Burdur’a hayat veren bir sulak alan. Ancak son yıllarda yaşanan kuraklık ve su çekilmeleri nedeniyle Burdur Gölü kötü talihini maalesef henüz yenemedi. Bu konu ile ilgili devletimizin ve bakanlıkların çalışmaları, geçmiş dönemden bugüne kadar yapılan çalıştaylar, acil su eylem planları maalesef gölümüzün hala aynı noktadan daha geriye doğru gitmesine neden oluyor. Çünkü somut verilere bakıldığında bu gölün ve Türkiye’deki diğer göllerinde kurtarılması lazım. Değilse bize hayat veren bu göller maalesef gelecekte hem bizim sağlığımızı tehdit ediyor hem de kuraklığımıza neden olarak gıda ve diğer türlü bir takım ekolojik dengelerimizi maalesef altüst ediyor. Bu yüzden biz Burdur Gölü Ekosistemi Koruma ve Burdur Gölüne Hayat Verelim Derneği olarak bir çalışma başlattık. Daha önce rahmetli Şafak Türkel başkanımızın başkanlığında Burdur Gölü’nün bu kuraklığının kamuoyunda dikkat çekilmesi amacıyla “Göle Su Orucu, Göle Yas Belgeseli” çekimleri gibi faaliyetlerle dünya kamuoyunun da dikkatini çekmek üzere burada birtakım etkinlikler düzenlendi. Bunların faydası görüldü. Daha sonra devletimiz ilk olarak burada Türkiye’deki göllerin kuraklığının giderilmesi amacıyla acil eylem planında ilk olarak Burdur Gölü’nü plana kattı. O dönemlerden bugüne kadar bir takım çalışmalar yapıldı. Ama henüz yeterli olmadı. Tabi bir de buna iklim şartları, kuraklık ve diğer barajların yapılmasından dolayı suların Burdur Gölü’ne gelmeyişi nedeniyle Burdur Gölü artık gerçekten son yıllarda çekilmenin doruğuna ulaşmış noktada. Biz biliyoruz ki son 30 yılda Burdur Gölü kapasitesinin yüzde 30’unu maalesef kaybetti. Burdur Gölü’nde bulunan iskele bile 3-5 sene önce rıhtıma yanaşan teknelere binilmek için kullanılırken bugün çekilme nedeniyle yaklaşık 20 metre suyun dışında kaldı. Tabii gölün kurumasıyla birlikte gölün buharlaşmanın etkisi, çevre şartları, çevredeki ekolojik iklim ve bitki örtüsü, hayvancılık yapılan bölgelerdeki büyükbaş hayvanlara yönelik mısır ve yonca ekimine bağlı olarak bunların su istemesi artı gölün etrafında bir takım sondaj kuyularının açılması Burdur Gölü’ndeki maalesef bu dengeyi bozdu. Bundan sonra artık bu dengenin yağışlarla ve özellikle kar yağışlarıyla dengelenmesi lazım. Bu da tabi iklim şartlarına bağlı. İnsanlarımızın bu konuda ki şehrimizin hem sivil toplum kuruluşlarının hem idarecilerinin bu konudaki duyarlılığı ve bu konudaki çalışmaları artık gölümüzü kurtarmaktan öteye en azından aynı noktada tutabilirsek bu bizim için bir kazanç olacaktır diye düşünüyorum. Bu konuda da kamuoyunu bilgilendirmek, en azından farkındalık oluşturmak adına olması gereken çalışmaları yapıyoruz” dedi.
“Önceden yüzebildiğimiz bu göle şimdi sadece uzaktan bakıyoruz”
Gençliğinde Burdur Gölü’nün seviyesinin oldukça yüksek olduğunu ve göle yüzmeye geldiğini anlatan Dr. Süleyman Faki şimdi ise gölü sadece uzaktan iç çekerek izlediğini dile getirdiği konuşmasında, “Sadece Burdur havzası olarak değil Türkiye havzası ve dünya olarak da baktığımız zaman iklimde maalesef dengeler bozuldu. Bu dengelerin bozulmasından dolayı ve Antarktika’daki buzulların erimesi nedeniyle etkilerini her şekilde görüyoruz. Burada da yine aynı şekilde su çekilmeleri ve buharlaşma hızlı bir şekilde devam ediyor. Yerine de aynı şekilde bir yağış rejimi olmadığı için maalesef bu kuraklığı yaşamak durumunda kalıyoruz. Yarın çocuklarımıza, evlatlarımıza bu şekilde ki bir mirası bırakmak çok kötü bir şey. Biz çocukluğumuzda bu gölün kenarında yüzebiliyorduk, gelebiliyorduk. Hatta bu göl bir dönem üst kısımdaki Burdur-Fethiye Karayolu’na kadar ulaşarak rakımı 857 metrelere kadar çıktı ama şu anda 837 metre civarında bir rakımı var. Bu da büyük bir çekilmenin işareti. Yazın da suların aynı şekilde buharlaşması ile birlikte gölde bir su azalması da maalesef oluyor. Şimdi bu kötü manzarayı izleyerek eski günlerin güzelliğini hatırlıyoruz” şekilde konuştu.
“Dünyaca ünlü Salda Gölü’de kuraklıktan nasibini aldı”
Burdur Gölü çevresinde bulunan Yarışlı ve Karataş gölünün artık bir çöl olduğunu, yaşanan kuraklıktan dünyaca ünlü Salda Gölü’nün de etkilendiğini de söyleyen Dr. Süleyman Faki, “Yarışlı bölgesi ve Karataş bölgesinde de bu bölgenin küçük havza gölleri diyebileceğimiz birikinti gölleri şeklindeki göllerimiz mevcut. Ama yağış ikliminin az olması ve kuraklığın yaşanması, bir de buna artı olarak barajların yapılmasıyla birlikte oradaki sular da belli alanlara çekilince orada da yapılan balıkçılık ve diğer canlı yetiştirilme olayı maalesef sona erdi. Bugün için de oralar bir kurak çöl noktasına geldi. Sudan eser yok. Tabi o diğer etkinliklerde yok oldu. Burdur için düşündüğümüz zaman bizim dünyaca önemli Salda Gölü’nde dahi su çekilme riski var. Burada yüzde 35 ise Salda Gölü’nde yüzde 5 oranında bir çekilme oranı var. Bunlara sahip çıkmak zorundayız. Hem turizm açısından hem iklim açısından hem ekonomi açısından hem de doğa güzelliği açısından bunların korunması gerekiyor” şeklinde konuştu.