“Riskin farkındayız, bireyselden başlayıp, toplumsal yaşama uzanan önlemler çok önemli”
in’in Wuhan kentinde başlayan, daha sonrasında ise diğer ülkelere de yayılan, Avrupa’da büyük bir tehlikeye dönüşen, İtalya’yı kasıp kavuran koronavirüs (COVID -19) geçtiğimiz haftadan bu yana Türkiye’de. İlk vakanın görüldüğü tarihten bu yana ülkemizde vaka sayısı 47’ye ulaştı. Aradan geçen bir haftalık süreçte, devletimiz, bu virüsün salgın haline dönüşmemesi için yoğun tedbirler alıyor. Ülke genelinde ve ilimizde her geçen gün alınan önlemler dizisi genişletiliyor.
Bu noktada devletin, ilgili kurumların önlemleri kadar kişilerin alacağı önlemler, dikkat etmesi gereken noktalar da çok hayati önem taşıyor.
Koronavirüs (COVID -19) salgını tehdidine karşı sağlık kuruluşları kadar yerel yönetimlerin çabaları da çok önemli. Belediyelerin bu konuşa bakışları, ciddiye almaları, hayata geçirdikleri tedbirler, Koronavirüs (COVID -19) ile mücadelede önemli bir yer tutuyor.
“Koronavirüs’e” karşı şehrimizde alınan önlemleri, yapılanları Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ile görüştük. Aynı zamanda kendisi de sağlık sektöründen gelen, Eczacı olan Başkan Ercengiz, Koronavirüs konusunu dünya gündemine düştüğünden beri başta Çin ve İtalya olmak üzere gelişmeleri yakından takip eden biri… Koronavirüs tehdidini başından beri ciddiye alan, özellikle ilk vakanın geçtiğimiz hafta Türkiye’de de görülmesi ile birlikte Burdur’daki tedbirleri yoğunlaştıran Başkan Ercengiz, gazetemiz muhabiri M. Fatih Başcı’ya koronavirüs hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“Biz riskin farkındayız ne çok boş vererek hastalığı önemsiz hale getireceğiz, ne de hastalığın sosyal paranoyaya yol açmasına ve toplum içerisindeki infiale neden olmasına müsaade etmeyeceğiz” diyen Başkan Ercengiz, “Türkiye’ye ilk vaka tespit edilip girdiği andan itibaren Burdur Belediyesi olarak bize düşen görevleri masaya yatırdık ve bu görevler içerisinde yapmamız gerekenleri de önem sırasına göre sıralayarak bu çalışmayı başlattık. Geçtiğimiz haftadan itibaren dezenfeksiyon çalışmalarını, insan yoğunluğunun fazla olduğu yerlerden başlamak üzere çocuk parklarına varıncaya kadar belli bir planlama içerisinde yürütüyoruz. Dezenfeksiyon önemli temizlik ve hijyen çok önemli, vatandaşımızın bireysel temizliği, sosyal mesafe korunması ve mümkün olduğu kadar da kapalı mekanlarda buluşmaları azaltmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı uyarılar çok değerli.” diye konuştu.
Burdur Belediye Başkanı Ercengiz, Çanakkale Destanı’nın 105. yıl dönümü dolayısıyla Yeni Gün’e yaptığı özel açıklamada da; “18 Mart Çanakkale Zaferi, Türk insanının, Atatürk önderliğinde kazandığı en önemli savaşlardan birisidir. Bugün bu topraklarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, eğer yaşayabiliyorsak biz 18 Mart’ta çok şey borçluyuz. Orada yatan binlerce Ata’mıza minnettarız. Tabii her Türk insanı bilmeli ki; orada koyun koyuna her ilden, her ilçeden, her köyden dedelerimiz yatmakta. Neredeyse bir neslini kaybetmiş Türk insanı küllerinden doğmuştur. Çanakkale geçilmez! demiştir.” ifadelerini kullandı.
Başkan Ercengiz’in Koronavirüs’ü ele aldığı ve 18 Mart Çanakkale Zaferi’ni değerlendirdiği açıklamalarında öne çıkan pasajlar şöyle:
Biz riskin farkındayız ne çok boş vererek hastalığı önemsiz hale getireceğiz, ne de hastalığın sosyal paranoyaya yol açmasına ve toplum içerisindeki infiale neden olmasına müsaade etmeyeceğiz
“Ben her şeyden önce bir Eczacı Belediye Başkanı olarak hastalığın riskinin farkındayım. Bu konuda da henüz Türkiye’ye ilk vaka tespit edilip girdiği andan itibaren Burdur Belediyesi olarak bize düşen görevleri masaya yatırdık ve bu görevler içerisinde yapmamız gerekenleri de önem sırasına göre sıralayarak bu çalışmayı başlattık. Geçtiğimiz haftadan itibaren dezenfeksiyon çalışmalarını, insan yoğunluğunun fazla olduğu yerlerden başlamak üzere çocuk parklarına varıncaya kadar belli bir planlama içerisinde yürütüyoruz.
Önceki gün Müdürler ve Başkan Yardımcılarımız ile birlikte yaptığımız toplantıda iş bölümünü de planladık. Daha öncesinde alan ilaç alması için hizmet satın aldığınız firma yetkilileri ile görüşüp bu konuda öncelikle onlardan destek istedik. Onların eğiteceği personelimizle birlikte, başta kendi tesislerimiz ve alanlarımız olmak üzere iş makinalarımıza varıncaya kadar bir dezenfeksiyon planlaması yaptık. Bu konuda kamu ve özel sektörden gelecek talepleri de kamu’dan gelen talepleri mümkün olduğunca, gücümüz yettiği ölçüde Belediye tarafından özel sektörden gelecek talepleri de özel sektör aracılığıyla çözeceğiz.
Dezenfeksiyon önemli, temizlik ve hijyen çok önemli. Vatandaşımızın bireysel temizliği, sosyal mesafe korunması ve mümkün olduğu kadar da kapalı mekanlarda buluşmaları azaltmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı uyarılar çok değerlidir. Vatandaşımızın kendisini iyi hissetmemesi durumunda en yakın sağlık birimine en azından en kısa sürede ulaşması hem hastalığı kendisinde seyrini hafifletme açısından hem de enfeksiyonu yayma riski açısından çok önemlidir, bu hususu da çok önemli buluyoruz.
Vatandaşımız 112 başta olmak üzere kamu’ya ulaşabildiği her noktada 153’de dahil olmak üzere bizlere ulaşabilir. Bizler gerekli yönlendirmeyi yaparak vatandaşımızın hem evinden alınmasını, hem enfeksiyonun bulaşıp bulaşmadığını, kısacası bu virüsün kendisine temas edip etmediğini tespit edilmesi noktasında hızlı hareket etmesini sağlayabiliriz.
Biz riskin farkındayız ne çok boş vermiş olup hastalığı önemsiz hale getireceğiz, ne de hastalığı çok ciddiye alıp bir sosyal paranoyaya ve toplum içerisinde infial meydana getirmeyeceğiz. Gerekli tedbirler alınacak. Tedbirler bireyselden başlayıp toplumsal şekilde dönecek.
“Vatandaşımız, Umre’den gelen yakınlarımızı göreceğiz diye ısrarcı olmasın”
Bu konuda Bilim Kurulu her gün durum değerlendirmesini yapıyor. Ve Umre’ den gelmiş vatandaşlarımıza da gerekli çağrı yapıldı. Onların 14 gün süreyle en azından daha öncesinde karantinaya alınmamış, öncesinde yurda giriş yapmış Umre’den gelen vatandaşlarımız 14 gün süreyle kendi evlerinde karantinada kalacaklar. Vatandaşımız illa Umre’den gelen yakınlarımızı göreceğiz diye ısrarcı olmasın.
14 gün sonra inşallah hasta enfekte değilse rahatlıkla sosyal yaşamlarına geri dönecekler. Bu konuda gereken tedbir çalışmaları yapılıyor, önümüzde bir Çin bir de İtalya örnekleri var. Çin çok radikal kararlar uyguladı. İtalya ise bu kararları uygulamada biraz geç kaldı. Maalesef logaritmik olarak çok hızlı bir ölüm sayısında artış var. Bildiğim kadarıyla İtalya’da şu anda sokağa çıkma yasağı ilan edildi belli bölgelerde. Olayı inşallah bu boyuta getirmeden ülkemizde özel tedbir ve önlemlerle çözeceğiz. Vatandaşımız da bu konuda bize destek verirse yani her bir kişi kendi üzerine düşen sorumluluğu yaparsa, en kısa sürede bu salgından ülkemiz kurtulacaktır.
“Virüse karşı alacağımız önlemler”
Öncelikle alacağımız önlemlerden birincisi “sosyal mesafe”; ellerimizin, yüzümüzün veya vücut hijyenimizin sağlanması için ellerimizin sıkça yıkanılması ve 20 saniyeden az olmamak şartıyla iyi bir hijyen sağlanmasını öneriyor özellikle bilim adamları. Tokalaşmadan kucaklaşmadan ve mümkün olduğu kadar kalabalık mekanlarda bulunmamak en önemli etkin korunma yöntemlerinden bir tanesi. Dengeli beslenmeli, düzenli uyumalı, spor yapmalı ve vatandaşımız yeteri kadar vitamin ve mineral alabilmek için doğal ürünlerden beslenmeli, bunları sağlayacağız.
Eğer; öksürme ve hapşırma gibi şikâyetleriniz varsa olası bir koronavirüse, karşılık diğer insanları korumak için de bu aksırma, tıksırmadan diğer insanların etkilenmemesi için ağzımızı burnumuzu kapatarak önlemlerimizi almaya çalışacağız. Kapalı mekanlar, yoğun kalabalık insan etkileşimleri, iletişimleri bunları azaltmak en önemli korunma yöntemlerinden bir tanesi.
“Atalarımıza minnettarız! 18 Mart ruhuna çok şeyler borçluyuz”
18 Mart Çanakkale Zaferi Türk insanının, Atatürk önderliğinde kazandığı en önemli savaşlardan birisidir. Bugün bu topraklarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, eğer yaşayabiliyorsak biz 18 Mart’ta çok şey borçluyuz. Orada yatan binlerce Ata’mıza minnettarız. Tabii her Türk insanı bilmeli ki; orada koyun koyuna her ilden, her ilçeden, her köyden dedelerimiz yatmakta. Neredeyse bir neslini kaybetmiş Türk insanı küllerinden doğmuştur. Çanakkale geçilmez! demiştir.
Çanakkale’nin geçilmemesi için de siper mesafesi neredeyse bir el uzatma mesafesine gelecek kadar yakın olan Çanakkale’de oluk oluk kan dökmüş ve bu vatanı bize hediye etmişlerdir. O günden bugüne ne iç tehdit ne de dış tehdit bu ülkede bitmemiştir. Bu coğrafya bu kadar kıymetli olduğu sürece de üzerimizdeki bu baskı ve bize uyguladıkları düşmanlık hiç bitmeyecektir. Onun için biz gözümüzü açmak zorundayız.
Bu toprakların kolay kazanılmadığını bilmek zorundayız. Kardeş kardeşe kol kola girmek zorundayız. Ayrılıklarımızı bir zenginlik olarak görüp her birimizi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tanımlamalıyız ve bu uğurda canlarını feda eden atalarımızı başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere rahmet minnet ve şükranla her dakika anmak zorundayız.
Bizler yurduna, vatanına, milletine, eğer hizmet etmek istiyorsak, bu vatanı sevdiğimizi iddia ediyorsak, kimin daha çok sevdiğini değil kimin daha çok hizmet ettiğini konuşmalıyız. Çünkü; vatanına, vatanını en çok seven, vatanına en çok hizmet edendir. Bu şiarla, bu düsturla çalışmak zorundayız…
“İdlib Şehitlerimizin isimleri fidanlarla yaşayacak”
Ülkemizi seviyoruz, bizim gidecek başka bir yerimiz yok. Onun için de bu ülke, bizim için çok kıymetli. Bu ülke için canlarını feda eden İdlib’de şehit olan kahraman Mehmetçiğimize de Burdur’da bir ‘hatıra ormanı’ oluşturmaya karar verdik. 18 Mart’ta tabi koronavirüs ile ilgili bazı tedbirler ve önlemler alıyoruz. Birçok etkinliğimizi iptal etmek durumunda kaldık, şartlar ne olur bilmiyorum, ama onlar adına birer ağaç dikmeyi, İdlib’de kaybettiğimiz Mehmetçiğimizin isimlerini her bir fidana vererek her bir fidanı isimleri ile yaşatma adına bir hatıra koruluğu planlamıştık. O ağaçları dikeriz, ama etkinliğini belki başka bir zaman yapabiliriz. Bu virüs salgınından koruma adına.
Ama şu kesin ki; biz İdlib’de düşen her bir fidan için bir fidan dikeceğiz. Onların isimlerini o fidanlık’ta yaşatacağız.”