Profesörlerden Burdur Gölü uyarısı! “Bir önlem alınmazsa gelecekte buraya Burdur Çölü diyebiliriz”
Burdur ve Antalya gölleri yönetim planı çalıştayı arazi çalışması çerçevesinde uzman ekip Burdur ve Yarışlı gölünde incelemelerde bulundu. Yönetim planında önceliklerinin su olduğunu dile getiren Prof. Dr. İskender Gülle; “Türkiye’deki yönetim planlarında eskiden öncelik kirlilik iken şimdi ise sulak alanlara su bulmak oldu” dedi.
“Toprak 50 dereceyi gördü, salınan su anında buharlaşır”
DKMP 6. Bölge Müdürlüğü’nün sekreteryasını yürüttüğü Burdur Gölü, Yarışlı Gölü, Yazır Gölü, Gölhisar Gölü, Çorak Göl ve Antalya Avlan Gölü Yönetim Planı Çalıştayı Burdur’da gerçekleştirildi. Çalıştayın ikinci gününde uzman ekip sahaya inerek Burdur ve Yarışlı Gölü’nde incelemelerde bulundu.
İncelemelerin ilk durağı olarak Burdur Gölü’ne inen ekip gölün yıllar önce kuruyan kısmında göle getirilmesi planlanan suyun getirileceği bölgeyi inceledi. İskender Gülle; “Getirilecek olan su göle 7-8 kilometre mesafeye bırakılması düşünülüyor. Ama buradaki hiçbir su göle kadar gitmez. Çünkü buradan göle su gidecek ise göle kadar boruyla götürülmediği sürece hiçbir şekilde varmaz” şeklinde konuştu.
Ayrıca kuruyan göl tabanında bitkilerin yetiştiği bölgenin ağaçlandırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. İskender Gülle ve Prof. Dr. Hasan Genç; “ Bir önlem alınmazsa buraya artık gelecekteki Burdur Çölü diyebiliriz. Burası şu anda tuzcul, çorakçıl bitkilerin hakim olduğu bir bölge. Ama burası şu anda en iyi yer çünkü bitki yetişebiliyor. Bir de hiç bitkinin olmadığı bembeyaz alanlar var. Biz göl bitkilendirilmesi diye söyleyince hep yanlış anlaşılıyor. Biz Limnolog gözüyle baktığımız zaman illa ki ağaç olması gerekmiyor. Toprağı kapatsın yeter şeklinde düşünüyoruz. Göl kenarında ki verimli toprakların tamamen ağaçlandırılması gerekiyor. Dağları ağaçlandırırken buraların da ağaçlandırılması gerekiyor” açıklamasında bulundular.
Buradan Senir Köyü kıyısındaki içme suyu kuyularının bulunduğu yerdeki sazlık alanları inceleyen ekip Burdur‘da 2017 yılında buradan çıkan kaynak sularının tamamen kuruduğunu ve şu anda göl kenarında çıkan hiçbir kaynak suyunun olmadığını dile getirdiler. Şu anda yer altı suyu seviyesinde ciddi bir düşüş olduğunu da dile getiren ekip göl kenarında sazlık alanın en yoğun olduğu yerin sadece burası olduğunu ve yönetim planında ki temizlik çalışmalarında bu sazlık alanın kesinlikle kesilmemesi gerektiğini söylediler.
Göl bizim tahminimizden çok daha geç kuruyor
Burdur Gölü’nün kışın tepelerden gelen sular ile yer altı kaynakları tarafından beslendiği için beklenenden daha geç kuruduğunu söyleyen Prof. Dr. İskender Gülle; “ Burdur Gölü aslında şimdiye kadar çoktan kuruması lazımdı. Ama gölü besleyen inanılmaz bir yer altı suyu mevcut. Göl kenarındaki bütün dağların suyu gölün altından yer altı suları ile birlikte gölü dolduruyor. Yoksa hem bu kadar buharlaşma, hem bu kadar sondajlar ile yer altı suyu çekimi, hem de gölü besleyen derelerin üzerine bu kadar barajların yapılması ile gölün çoktan kuruması lazımdı. Gölün çekildiği kısımlarda 5-10 metre çapında yer altı suyunun fışkırdığı kaynakların olduğunu gördük. Onların da kuruması gölün suyunun azalmasını hızlandırıyor. Bu dağlardan gelen yer altı suları yıllardır gölün su bütçesine katılmadı. Çünkü kimse ne kadar girdiğini bilmiyor.” dedi.
Kuraklık nedeniyle çekilen gölde su kuşu sayıları da azaldı
Göçmen kuşların uğrak yerlerinden biri olan Burdur Gölü kuraklık nedeni ile su seviyesinin azalması ve gölü besleyen tatlı su kaynaklarının önlerine baraj yapılmasından dolayı tuzluluk oranı artınca besin kaynağı azaldığı için su kuşları artık burayı tercih etmiyor. Önceden kuş cenneti olan bu gölde artık parmakla sayılacak kadar az flamingo, elmabaş patka ve macar ördeği konaklıyor.
Kuşların barınma noktası Soğanlı Sazlığı’nda artık su yok
Gölü besleyen en önemli su kaynaklarından birinin üzerinde bulunan Soğanlı Sazlığı eskiden su kuşlarının ve canlıların önemli bir yaşam alanıyken şimdi su olmaması nedeniyle sessizliğe bürünmüş vaziyette. Suların bol olduğu dönemlerde hem su kuşlarının barındığı hem de köylülerin sazan yetiştiriciliği yaptığı sazlıkta artık kemirgenlerden ve sazlardan başka canlı yaşamıyor.