MAKÜ’lü Bilim İnsanlarından Temiz Hava Projesi
Burdur’da MAKÜ’lü bilim insanları tarafından atmosferdeki oksijenin yüzde 70’ini oluşturan alglerden bir günde 5-6 ağacın tuttuğu karbondioksiti tutabilen ve güneş enerjisiyle çalışan “aLgaç” adı verilen fotobiyoreaktör geliştirildi. İlk olarak karbondioksiti tutup biyokütleye dönüştüren aLgaç içerisinde bulunan algler, daha sonra yem katkı maddesi olarak kullanılabilme özelliği taşıyor.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji Genetik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Füsun Akgül tarafından lisans bitirme öğrencileri ile birlikte Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Programı Yenilikçi Gıda ve Yem Katkı Maddesi Olarak Yeşil Bir Kaynak: Mikroalgler (YeYeM) projesi kapsamında aLgaç geliştirildi.
Bir Günde 5-6 Ağacın Tuttuğu Karbonmonoksiti Tutuyor
aLgaç, her geçen gün salınımı artan, sera gazlarının en önemlisi olan karbondioksiti kullanarak atmosferdeki karbondioksit oranını düşürme, oksijen oranını arttırmaya yönelik ekolojik bir uygulamadır. Alg ve ağaç kelimelerinden türetilerek aLgaç adı verilen panel tipi mikroalg fotobiyoreaktörü, 1 günde 5-6 adet 25 yaşında ağacın tuttuğu karbondioksiti tutma ve biyokütleye dönüştürme kapasitesine sahiptir. İhtiyacı olan elektriği, güneş enerjisi sistemiyle karşılayan aLgaç, minimum sarfiyat yapacak şekilde, kendi kendine yeten kapalı bir sistemdir.
Türkiye’de Bir İlk
aLgaç, hava kirliliğinin yoğun olduğu, ağaçlandırma yapılacak alan ve zamanın olmadığı durumlarda kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Araç ve nüfus yoğunluğunun, dolayısıyla karbondioksit emisyonunun fazla olduğu büyük şehirlerde alternatif bir karbon tutma kaynağı olarak kullanılabilir. aLgacın dünyada birkaç örneği olmakla birlikte aLgaç, ülkemizde ilk ve tektir. Küçük hacim ile yapılan tasarımları, hastane ve okul gibi kalabalık kapalı mekanlarda oksijen konsantrasyonunu arttırmak amacıyla yaygınlaştırılarak kullanılabilir.
Proje yürütücüsü Doç. Dr. Füsun Akgül projesi hakkında yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
“Dünyanın dörtte üçünün su olduğunu bilmekteyiz ve bu sulak alanlarda mikroalg ve makroalg dediğimiz birincil üretimden sorumlu olan fotosentetik canlılar yaşamaktadır. Algler, doğada en yüksek biyokütleye sahip olan canlılardır ve yapılan çalışmalar atmosferdeki oksijenin 70'inin algler tarafından üretildiğini göstermektedir.
Öte yandan atmosferde sera gazlarından en önemlisi olan karbondioksitin oranı her geçen gün artmakta, küresel ısınmaya sebep olmaktadır. Bu durum iklim felaketleri ve değişen hava olaylarına sebep olmaktadır. Yapılan araştırmalar ve tahminler ülkemizin toplam CO2 emisyonlarının 2018 seviyesine göre 2050'de 66 artarak yaklaşık 700 milyon tona çıkacağını öngörmektedir. Avrupa Birliği, Türkiye’nin de 2019 yılında imzacısı olduğu Yeşil Mutabakat anlaşması kapsamında 2050 yılında karbon emisyonunu sıfırlamayı ve iklim-nötr olmayı hedeflemektedir. Ülkemizin de bu yeşil ekonomi ve yeşil dönüşüm kavramlarına uzak kalmaması ve bu alanda çalışmalar yapması gerektiğine inanmaktayız.
Bu düşünceden hareketle alg ve ağaç kelimelerinden türettiğimiz aLgaç tasarımımızı yaptık. Yüksek karbondioksit tutma oranına ve yüksek biyokütle üretkenliğine sahip bir mikroalg türü ile panel tipi fotobiyoreaktör tasarladık. Karbondioksit emisyonunun fazla olduğu metropollerde, ağaç dikmek için yeterli zaman ve mekânın olmadığı alanlarda kullanılabilecek inovatif bir çözüm olarak düşündük.
Yaptığımız biyokütle üretkenlik hesaplamalarına göre bir günde 25 yaşındaki 5-6 tane ağacın tuttu karbondioksiti tutma potansiyeline sahiptir. Herhangi bir enerji sarfiyatı olmayan ekolojik ve ekonomik bir tasarımdır. Ayrıca kültür sonucunda elde ettiğimiz mikroalg biyokütlesi, yem katkı maddesi ya da biyogübre olarak kullanılabilme potansiyeline sahip olan katma değeri yüksek bir üründür.
Bunun yanında projemiz, ülkemizin de kurucu üyesi olduğu Birleşmiş Milletler tarafından 2030 sonuna kadar ulaşılması amaçlanan Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden; 3. Sağlık ve Kaliteli Yaşam, 7. Erişilebilir ve Temiz Enerji, 11. Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar, 13. İklim Eylemi, 15. Karasal Yaşam’a hizmet etmektedir.
Bu yönüyle, önemi dünyada giderek artan “mikroalg biyoteknolojisi” alanında, ülkemizde de yeni bir çalışma yapmak, öğrencilerimizi de sürece dahil ederek hem öğrencilerimiz hem de halkımız ve yöneticilerimiz için farkındalık yaratmayı hedefledik.”
Projede görev alan Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü 4. sınıf öğrencilerinden, Aleyna Gülşen, Ayşe Nur Uğur, Batuhan Gürakan ve Özge Korkmaz da böylesine önemli bir projede görev aldıkları için çok mutlu olduklarını ve bu alanda daha ileri seviyede çalımalar yapmak istediklerini belirttiler.