MAKÜ’DEN YENİ BİR HAYVANCILIK PROJESİ TANITIMI; ‘KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK, SÜT TOPLAMA AĞI’
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde (MAKÜ) Burdur Küçükbaş Hayvancılık Süt Toplama Ağı Projesi Tanıtım Toplantısı gerçekleştirildi.
İl Özel İdaresi’nin başvurusuyla yola çıkılan, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ), Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Burdur Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin ortaklığında, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının SOGEP Projesi ve Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) desteği ile gerçekleştirilecek olan “Burdur Küçükbaş Hayvancılık Süt Toplama Ağı Projesinin” tanıtım toplantısı MAKÜ Konferans ve Sergi Salonunda gerçekleştirildi.
Toplantıya başta Vali Ali Arslantaş olmak üzere Cumhuriyet Başsavcısı Osman Kara, Adalet Komisyonu Başkanı Hacı Süleyman Arslan, MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz, Burdur Protokolü, Proje Ortakları, ilçe ve belde belediye başkanları, oda başkanları, birlik başkanları ve üreticiler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan toplantıda MAKÜ’nün bölgesel kalkınma odaklı hayvancılık projelerinden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Dalgar tarafından sunum yapıldı.
Prof. Dr. Hüseyin Dalgar: “Burdur’a katma değeri yüksek bir ürün kazandıracağımız proje”
Prof. Dr. Dalgar sunumdan önce yaptığı konuşmasında; “Açılışlarda söylendiği gibi sayın valimizin destekleriyle başlattığımız bu proje çalışmasında bugün projenin açılış aşamasına ve artık ilk adımı atıyor olma noktasına gelmiş olmaktan dolayı çok mutluyuz. İl Özel İdaremizle birlikte, İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüz ve Küçükbaş Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciler Birliği ile birlikte hazırladığımız bir proje. Projenin üretimini üniversite, İl Özel İdaresi ve diğer ortaklarımızla birlikte inşallah başarılı bir şekilde gerçekleştireceğiz. Üniversitemiz yaklaşık 4 yıldır hayvancılık alanında 30-40 civarında ayrı projeyi yürüten bir üniversite. Bu da yapacağımız çalışmalarda özellikle küçükbaş hayvancılık konusunda yapmakta olduğumuz çalışmalara yeni bir açılım olarak değerlendirdiğimiz, Burdur’a katma değeri yüksek bir ürün bir eser kazandıracağımız bir proje. Projenin sonuçları hayırlara vesile olur diye şimdiden temenni ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Sunumunda proje hakkında teknik detayları paylaşan Prof. Dr. Hüseyin Dalgar; “Burdur’un bütün ilçelerini kapsayan bir güzergah belirlenerek, burada belirlenmiş olan 52 keçi yetiştiricisinin sütleri Küçükbaş Yetiştiriciler Birliğimizin organizasyonu ile toplanıp, üniversitemizde oluşturulan süt işleme tesisine getirilecek ve burada bu sütler her gün sezon boyunca üniversiteye taşınacak. Burada hocalarımız hazırlıklarını yaptılar. Yöreye özgü Burdur keçi tulum peyniri üreteceğiz. Bu proje Rektör Prof. Dr. Adem Korkmaz’ın vizyonudur, onun meşhur bir Burdur tulum peyniri üretebilir miyiz sorusundan hareketle yola çıktığımız bir projedir. Yani inşallah bizim de Ezine Peyniri gibi Erzincan Tulumu gibi Kars’ın kaşarı gibi, Burdur’a has bir tulum peynirimiz ortaya çıkacak.” dedi.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Dalgar’ın sunumundan sonra proje ortakları Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Yıldız, Burdur Tarım ve Orman İl Müdürü Mehmet Tuğrul, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Asım Ertilav, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Volkan Güler birer konuşma yaptılar.
Prof. Dr. Adem Korkmaz: “Trend Değişiyor“
Daha sonra Rektör Prof. Dr. Adem Korkmaz da bir konuşma yaptı. Rektör Korkmaz konuşmasında şunları söyledi; “Kurumsal iş birliğine dayanan bir şehrin ekonomik anlamda idari anlamda, akademik anlamda güçlerini bir araya getirdiği ve şehrin sosyal açıdan, ekonomik açıdan kentin bütünüyle gelişmesini ve kalkınmasını hedefleyen bir iş birliği projesinde bir araya gelmiş bulunuyoruz. Program sahibi SOGEP Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, proje ortaklarımız Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüz, Damızlık Birliğimiz, proje sahibimiz İl Özel İdaresi ve tabi ki bütün bunların hepsinde valiliğimizin çok kıymetli değerli katkılarıyla Tarım ve Orman İlçe Müdürlerimiz, bu projenin oluşmasında, açığa çıkmasında, geliştirilmesinde emeği geçen üniversitemizin çok değerli akademisyenleri, saha çalışmalarını yürüten süt işleme tesisinin değerli hocaları. Biz üniversite olarak şehirlerde üniversitelerin kentlerle nasıl bütünleşeceği, sahip olmuş olduğu bilgi birikimi, akademik gücü, teknik kapasitesi gibi unsurların şehrin gelişimi ile nasıl bütünleştirileceği konusunda özel misyon sahibi bir üniversiteyiz. Devletin açmış olduğu bir programa 5 yıl önce katıldık ve bu konuda da çok farklı çalışmalar yürütüyoruz. Özü itibariyle tarım ve hayvancılık Burdur ekonomisinin önemli bir kısmını oluşturduğu için biz de kendimize daha çok hayvancılık alanında bir sorumluluk yükledik. Bir üniversitenin klasik sorumlulukları dışına taşarak, eğitim, öğretim ve araştırma sorumluluğunun ötesine geçerek içinde yaşamış olduğu toplumun ekonomisini ve sosyolojisini değiştirmeye kendisini odaklamış olması esasında ülkemizde yeni bir trend, yeni bir süreç. Üniversiteler genellikle hep kendi meseleleriyle uğraşan ve eğitim öğretim ödevi dışına taşmayan kurumlar olarak bilinir. Ancak bu artık trend değişiyor. Biz 2016 yılında bu başvuruyu yaptığımızda ülkemizde sadece 5 üniversite bu yola çıkmıştı ve biz bu grubun içindeydik ve bu anlamda da kendimize özgü, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesine özgü bir modeli de geliştirdik. Geçtiğimiz aylarda toplam 22 üniversitenin katılımıyla Burdur’da yapmış olduğumuz bölgesel kalkınma odaklı üniversiteler buluşmasında da başta YÖK Başkanımız dahil olmak üzere katılan herkesin üniversitemizin bu çalışmalarında geldiği noktayı kendileri de açıkça ifade ederek çalışmalarımızda bizlere başarılar dilediler.
“Esas mesela sanayiye, hayata, ekonomiye katkı sağlayacak projeler yapmak“
Tabi üniversitelerin bu çalışmalarını yürütmeleri tek başına üniversitenin kendi kendine yapacağı şeyler değil. İşte buradaki fotoğraf esasında sadece üniversitenin değil, bir şehrin başarısı. Yani tek başınıza hiçbir şey yapma şansınız yok. Yani ben çok iyi düşündüm. Çok iyi projem var, çok iyi fikrim var. Bir şey ifade etmiyor. Projeyi çok yapmak, çok proje üretmek, çok proje fikrine sahip olmak da bir şey ifade etmiyor. Esas mesela bunların sanayiye, hayata ve ekonomiye dönüştürülmesini sağlayacak projeler yapmak lazım. Bunun özü de bizim bulunduğumuz nokta itibarıyla gerçekten iş birliklerine dayanıyor. Şu anda üniversitemizin farklı bilimlerde yürüttüğü yaklaşık 30 civarında proje var. Ama bunların en önemlileri bizim açımızdan sahaya ve hayata yansıyanları. Bugün içinde bulunduğumuz Küçükbaş Süt Toplama Ağı Projesi ve bir Burdur Tulum Peyniri Üretme Projesi, bunların en önemlilerinden bir tanesi. Bunun dışında yine çok yakın zamanda inşallah Burdur’un bir başka değerini Kökez yoğurdunu da Kökez’deki köylü üreticilerimizin, kadınlarımızın emeğinden geçen, Kökez’in geleneksel üretme bilgisini, üniversitenin teknik bilgisiyle ve hijyen standartlarıyla marketlere sokabileceğimiz bir çalışmayı bitirmek üzereyiz. Yine buradaki hocalarımız Kökez köyünde oradaki üreticilerimizin eğitimlerini tamamladılar. Şu anda oraya bir altyapı tesisi kurma noktasındayız. Günümüzde sosyal içerme projelerindeki en önemli amaç kırsalda yaşamı sürdürülebilir kılmak. Yaşamı kırsalda sürdürülebilir kılmanın kentte sürdürülebilir kılmaya göre farklı olması gerekiyor. Bu da ekonomik gelirin tatmin edici düzeyde olmasıyla mümkün. Çünkü günümüzde kırsalda yaşamak güzel bir şey yani bir kırsala dönüş var ama bir de kırsal şartlarda üreterek yaşamı sürdürmek dediğiniz zaman konu başka bir yere gidiyor. Orada yaşayan insanların yaptığı fedakarlıklar ve katlandıkları şartlar karşısında elde ettikleri gelirin anlamlı bir alternatif maliyet getirip kendisine sunuyor olması lazım. İşte bu çerçevede köylerimizdeki ekonomik, diğer değer ifade eden potansiyellerin yeni girişimcilik modelleriyle bir gelir döngüsü içerisine dönüştürecek modelleri inşa etmemiz lazım. Bunun bir matematiği yok, bir kuralı yok. Her yörenin her bölgenin kendine özgün modellerini inşa etmek gerekiyor. Yine Akören köyünde kooperatifimizle, borsamızla çalıştığımız bir başka projede de buranın kooperatifinin ve tüm büyükbaş işletmelerinin tek kooperatif modeline dönüştürerek bir işletme ekonomisi ölçeği oluşturacak bir çalışmayı da orada yürütüyoruz. Yine Beşkavak köyümüzde 3 sene sürdürdüğümüz çalışmalarda oradaki küçükbaş sürülerinin büyük çoğunluğunu iyi sürü belgesi ile belgelendirdik. Bu belge neden önemli? Artık gıdada insanlar ne yediklerinden ve ne tükettiklerinden emin olmak istiyorlar. 2 yıldır Türk Akreditasyon Kurumu ile sürdürdüğümüz yoğun çalışmalar sonucunda Tarım Bakanlığımız ile de görüşmelerine devam ettiğimiz büyükbaş işletmelerinin sertifikasyonunda Türkiye’de program sahibi bir üniversite olarak inşallah yakın zamanda pilot bölgemiz olan Burdur’daki akredite işletmelerin sürecini hızla başlatıp daha sonra bunu bütün Türkiye’ye yayar hale geleceğiz. Peynir projesi de böyle bir proje. Bakın bu proje özü itibarıyla Burdur ekonomisinde tarım kesiminde yapısal bir zihin dönüşümünü ve faaliyet davranış biçimini tetikleyecek bir proje. Bugün Türkiye’nin belli başlı büyük mandıra ve süt firmalarından beni de şahsen telefonla arayıp sütünüzün tamamına talibiz diyenler var. Neden? Çünkü keçi sütü altın değerinde bir süt. Fakat biz bu altını dağlarda ovalarda yok ediyoruz. İnşallah kaliteli bir katma değerli bir ürünü piyasaya sunabilir hale getirir ve burada da sürdürülebilirliği ve ürün kalitesini sağlayabilirsek bir Burdur tulum peynirini ortaya çıkarırız. Üretici sektörü ile sanayinin bir araya gelmesi gerekiyor. Biz bu geçiş döneminde üniversite olarak bu sorumluluğu bu proje sayesinde üstlenmiş olacağız ve bu süreç içerisinde gerçekten bu ağın oluşturulmasında bunu tek başımıza yapma şansımız yok. Diğer aktörlerimiz Tarım İl Müdürlüğümüz, Küçükbaş Yetiştirici Birliğimiz, İl Özel İdaremiz ve bunun üzerinde de liderliğini şehrimizin valisi üstlendiği zaman bu projenin masa başında çok başarılı olduğu gözüküyor. Ben bütün süreçler içerisinde emeği geçen bütün aktörlere, gönülden destek olan kim varsa hepsine teşekkür ediyorum ve saygılar sunuyorum.”
Vali Arslantaş: “Yörük kültürünün temsilcisi olan bir şehirdeyiz”
Son konuşmayı Vali Ali Arslantaş yaptı. Arslantaş konuşmasında; “2020 yılının Haziran ayında Burdur’a geldim, verileri incelerken bin 100 ton soğuk zincirde süt üretildiğini gördüm. Ekonominin de yüzde 40’nın et ve süt üretimine dayalı olduğunu gördüm. Türkiye’de yaklaşık kişi başına 200 gram süt üretiliyor. Burdur’da 20 katından biraz daha fazla süt üretildiğini tespit ettik.
Bu sütü nasıl üretiyoruz. Bu sütün çoğunluğunu büyükbaş hayvandan üretiyoruz. Üreticinin gübre sorunu var, mazot sorunu var, elektrik sorunu var, kaba yem sorunu var. Ürettikten sonra çevresel etkileri var. Çünkü su fakiri bir bölgede yaşıyoruz. Bilindiği üzere sondajlarla sulanıyor mısır tarlaları. Neresini tutsanız burada büyükbaş hayvanın üretilmenin daha fazla gidemeyeceği görünüyor. Öyleyse koyunu keçiyi evcilleştiren ahırda ya da sürü halinde besleyen kadim tarihte ilk milletlerden biriyiz. Teke yöresindeyiz. Yörük kültürünün temsilcisi olan bir şehirdeyiz.
Bu arada üniversitemizin hayvancılık konusunda ihtisas olduğunu biliyoruz. Üniversitemizin Honamlı ırkı keçisini üretmek için ayrı bir istasyon kurduğunu, Cumhuriyet Başsavcılığımızın Honamlı keçisi üretme istasyonunda 800 baş keçisi olduğunu bugün öğrendim.
İlimizde de 500 bine yakın küçükbaş hayvan var. Önce Ziraat Bankası ile acilen toplantılar yapıp Tarım ve Orman Bakanımız ve Hazine ve Maliye Bakanımızın desteği ile bir proje başlattık. Sürüsündeki hayvan sayısını 100’ün üzerine taşıyacak her bir üreticiye 2 yıl ödemesiz 7 yıl faizsiz destek veren güzel bir projeyle on binlerce hayvan dağıttık.
Bu hayvanları nerede besleyeceğiz, mera varlığımız ne durumda Milletvekilimiz Bayram Özçelik ile birlikte Tarım ve Orman Bakanımıza gittik. Islah edilecek meralarla ilgili her türlü desteği alacağımızı beyan ettiler. Tarım ve Orman Müdürlüğümüz İlin bu yıl yüzde 50’sini önümüzdeki yılda yüzde 50 mera varlığını ıslah edecek çalışmaları yaptı. Hayırlısıyla bu sene uygulamaya başlıyoruz.
Ardından da Rektör hocamız geldi ve bizim de tulum peyniri ile ilgili bir çalışmamız var. SOGEP’ten bir destek aldık. İkinci desteği bu yıl biz alamayız. Bizi destekleyin dediler. Biz de sizinle beraberiz dedik. Proje hazırlandı ve Bakanlıktan onayı çıktı. Bugünde uygulamaya geçiyoruz. Bu projeye katkı veren herkesi tebrik ediyorum, İlimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum” dedi.
Toplantı proje yürütücüsü ve ortaklarının toplu fotoğraf çekilmesi ile sona erdi.