BATI AKDENİZ’DE ENFLASYON, TÜRKİYE ORTALAMASININ ÜZERİNDE
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Batı Akdeniz Ekonomisi Geliştirme Vakfı (BAGEV) Başkanı Davut Çetin, Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından açıklanan Aralık ayı enflasyon verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Açıklamasında tüm sektörlerde yaşanan maliyet artışlarına ve bu durumdan olumsuz etkilenen KOBİ’ler için finansman ihtiyacına vurgu yapan Başkan Çetin, ekonomi yönetiminin güven veren bir enflasyonla mücadele programı açıklaması gerektiğini belirtti.
Başkan Çetin açıklamasında şunları kaydetti:
“2021 Aralık ayı enflasyonu bir önceki aya göre TÜFE’de 13,58, Yİ-ÜFE’de 19,08 olarak açıklanmıştır. Yıllık enflasyon ise tüketici fiyatlarında 36,08, yurt içi üretici fiyatlarında 79,89 olmuştur.
BATI AKDENİZ ENFLASYONU TÜRKİYE ORTALAMASININ ÜZERİNDE
Bölgemizdeki TÜFE oranı, aylık bazda 13,30, yıllık bazda 38,98 olarak gerçek- leşmiş, aylık bazda Türkiye ortalamasının altında, yıllık bazda ise Türkiye ortalamasının üzerinde kalmıştır. Bu oranlara göre Antalya, Isparta ve Burdur illerini kapsayan Batı Akdeniz Bölgesi, 26 bölge arasında aylık bazda yirmi ikinci, yıllık bazda ise on ikinci sırada yer almıştır. TÜFE ve ÜFE’deki Aralık ayı oranları son 30-40 yılın, yıllık oranlar ise 2001 krizi sonrasının en yüksek enflasyon oranlarıdır. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon, finans sektörü uzmanlarının beklentilerini aşmış olsa da reel sektör hesaplamalarının altında kalmıştır. Reel sektörde maliyet artışları üç haneli rakamlara çoktan ulaşmıştır.
TÜİK ENFLASYON SEPETİNDE REVİZYON İHTİYACI VAR
TÜİK’in 36 olarak ilan ettiği TÜFE hesabında yer alan bazı kalemler soru işareti yarat- maya devam etmektedir. TÜİK’e göre enflasyon gıda ve ulaştırma grubu ağırlıklıdır. Gıda tarafında buğday-un, yağ, et, süt ürünleri fiyat artışları etkili olmuş, sebze-meyve grubu ise gıda enflasyonunu frenleyici rol oynamıştır. Ulaştırma tarafında ise akaryakıt ve otomobil zamları enflasyonu yükselten kalemlerdir. Buna karşılık giyim grubu enflasyonu 20 olarak belirlenmiştir, oysa TÜİK sepetinde giyim grubundaki bütün kalemlerin fiyat artışları çok daha yüksektir. Kira enflasyonu mevzuat gereği 12 olarak açıklanmakta- dır, oysa bu da gerçekçi değildir. Enflasyon sepetinde de revizyon ihtiyacı görülmektedir. Örneğin sepette sigaranın payı 4,5 olup 5,4 olan kira payına ve 5,9 olan lokanta otel harcamalarına yakın ve 3,2 olan sağlık harcamasından fazladır. Avukatlık ücretinin enflasyon sepeti payı 0,19 olup bilgisayar ağırlığından yüksektir. Karpuzun sepet ağırlığı 0,26 olup 0,17 olan klimadan veya 0,16 olan diş macunu ve sabun harcamasından yüksektir. Kuşkusuz TÜİK bu oranları hane halkı tüketim anketleriyle belirlemekte ve ortalama hane tüketim sepetini dikkate almaktadır. Bununla birlikte ortalama enflasyon sepetinin ve enflasyon hesabının toplumun farklı kesimlerinin durumunu yansıtmadığı, alternatif hesaplamaların da yapılabileceği açıktır. Bu nedenle sepet ağırlıkları yeniden gözden geçirilmeli ve alternatif hesaplamalar da açıklanmalıdır.
SEKTÖRLERDE ÜÇ HANEYE ULAŞAN MALİYET ARTIŞLARI VAR
TÜİK Yİ-ÜFE hesaplaması nispeten daha gerçekçidir ve sektörlerin genelinde üç haneye ulaşan maliyet artışını daha iyi yansıtmaktadır.
Yıllık fiyat artışları ham petrol ve doğal gaz’da 138, petrol ürünlerinde 161, kimyasal girdilerde 100, ana metallerde 130, elektrik-gaz dağıtımında 117, kâğıtta 93, tekstilde ve ağaç ürünlerinde 89, elektrikli teçhizatta 73, plastik ve diğer metallerde 65-70, gıdada 64 düzeyindedir. TÜİK’e göre Yİ-ÜFE’de giyim, motorlu taşıt, elektronik, ilaç, içecek gruplarında fiyat artışları 30-45 civarında kalmıştır.
YIL BAŞINDA YAPILAN ZAMLAR GİRDİ MALİYETLERİNİ DAHA DA ARTIRDI
Sonuç olarak bu yüksek enflasyon karşısında firmalarımız yüksek maliyetlerle satışları- na nasıl devam edeceklerini, asgari ücret ile birlikte diğer ücretleri nasıl artıracaklarını bilemez hale gelmişlerdir. Yıl başında yapılan ve 2021 enflasyonuna dahil olmayan zam- lar, özellikle elektrik ve doğal gaz zamları, birçok sektörümüz için altından kalkılamayacak bir yük doğurmuş, girdi maliyetleri-ücret-fiyat hesaplamaları altüst olmuştur. KOBİ’LER MALİYET ARTIŞLARINI FİYATLARA YANSITAMADI, DESTEK GEREKİYOR
KOBİ’lerimizin önemli bir kısmı halkın satın alma gücünün düşmesi nedeniyle maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtamamaktadır. Pazar ve finansman gücü yeterli olmayan firmaların bu ortamda ayakta kalmakta zorlandıkları, kayıt dışılığın ve haksız rekabetin arttığı bu dönemde KOBİ’lere finansman desteği verilmesi de kalıcı bir çözüm olmasa da aciliyet kazanan bir önlem haline gelmiştir. Enflasyondaki bu tırmanmanın geçici olmasını temenni ediyoruz ve firmalarımızın soğukkanlı olmasını istiyoruz. Hükümetin KGF destekli kredi, sübvansiyon ve vergi indirimi paketlerini gecikmeden açıklamasını bekliyoruz. Bu önlemlerin ve istihdam desteklerinin takipçisi olacağız.
TL’YE GÜVENİ TESİS EDEN ADIMLAR ATILMALI
Yine de bu ortamda kalıcı çözümün belirsizliği azaltacak ve güven verecek nitelikte enflasyonla mücadele planının açıklanması olduğunu ifade etmek istiyorum. Merkez Bankasının aylardır yaptığımız uyarıları cevapsız bırakarak beklentileri yönetememesinin, gerçekçi olmayan faiz indirimine giderek enflasyonla mücadeleyi terk etmiş görünmesinin mali- yetini şimdi üç haneye giden enflasyonla maliyet artışlarına dayanamayan iş dünyamız da ödüyor. Merkez Bankası yönetimi bu yüksek enflasyona yol açan politika hatalarının sorumluluğunu üstlenmelidir. Ekonomi yönetimi TL’ye güveni tesis ederek döviz kuru-enflasyon sarmalını kıracak adımlar atmalıdır. 2022 yılının ilk günlerinde ekonomide bu yönde ciddi önlemler alınmasını, ekonomide istikrarlı günlere kavuşmayı diliyorum.”